DOLAR
Alış: 34.44
Satış: 34.57
EURO
Alış: 35.95
Satış: 36.10
GBP
Alış: 43.12
Satış: 43.44
TOPLUMSAL UZLAŞI
Toplumsal uzlaşılar hayatın her alanında birçok ilişkiyi belirlemekte. Yapılan yasalar, ahlak ve etik anlayışı, dil ve düşünce sistemi, kadın – erkek ilişkileri, din anlayışı ve inanç sistemi, kültür ve kişisel alanlar bu tür uzlaşılar içerisinde yer alıyorlar. Peki toplumsal yozlaşma da bu uzlaşı içerisinde yer alıyor mu?
Aslında toplumsal yozlaşma, genel olarak toplumsal uzlaşmanın tüm alanlarda geri gitmesi, toplumun bütün sisteminin planlı olarak çökme aşaması olarak değerlendirilebilir. Herşey eğitim sisteminin bozulması, beş yılda bir eğitim sisteminin değiştirilmesi ve eğitimin içinin boşaltılarak eğitimli olduğunu sanan eğitimsiz kitlenin planlı olarak yaratılması adımı ile başlar. Toplum, din kisvesi ile manuple edilmeye artık daha da açıktır. Sağlık sistemi bozulur, ekonomi çökertilir ki bu şekilde sosyal devlet anlayışı yok edilir zamanla. Bu sayede hayatta kalmak için herşey mübah olur. Herşeyi bildiğini sanan bu kitle , hedefe ulaşmak için her yolu deneme çabası ile etik ve ahlaki değerlerini uzlaşarak değiştirmeye başlar. Yasalar toplumun eşit oranlarda mutlu olmasını sağlamak yerine güçlüden yana değiştirilerek süreç tamamlanır. Artık kitleler birbiri ile bireysel istek ve hakları adına savaşmaya hazırdır. Bölünmüştür.
Hiçbir toplumun geneli akıllı, zeki, aristokratik ve yüksek eğitimli değildir. Bu kitle ciddi oranda bir azınlıktır. Toplumsal uzlaşıların yozlaşması, soğanın cücüğü olan bu kitleyi pasifize etmeye yöneliktir. Bu sayede zekiler aptallara boyun eğer ve demokratik olarak pasifize edilirler. Liderler koltuk sevdası ve yönetme isteği ile her türlü yozlaşmaya rahatça giderler. Bu durum biyad ve başta kalmak için etrafında yönetici atamaları ile devam eder. Kandırılma hakları ve mağdur edebiyatı ille gelişen yeni etik uzlaşmaları , ” çalıyor ama çalışıyor”, ” benim memurum işini bilir,” gibi yeni değer yargıları ile buluşurlar. Hele birde bu toplumun iq ortalaması 90 ise süreç 21 yılda tamamlanabilir bile. ( Sadece bilgi olarak 89 iq seviyesi eğiitilebilir geri zekalı olarak adlandırılır. İq : dna, fenotip ve beslenme gibi faktörler ile değişir. Ekonomik çöküşün asıl amacı, toplumun gıda düzeyi ile oynayarak aynı zamanda zeka olarak ta geri bırakılmasıdır.)
Demokrasilerde toplumu eşitleme ve genelleme isteği vardır ama, kozmopolit olan toplumun reddedilmesidir bu aynı zamanda . Değişen normlar ile demokrasi uzlaşması da yeni bir hal almıştır. Üstün zekalar ve eğitimliler azınlık olduğu için yok sayılması artık kolaydır. Muhtaç olana, düşük zekalılara, mültecinin millileştirilmesine ve algıları kapalı olup rahat yönetilebilene verilen kıymet ile liderler uzun yıllar başta kalabilecek, istediği yalanı söyleyebilecek, hatta bireysel çıkarları ile ülke ekonomilerini ve çıkarlarını rahatlıkla takas edebileceklerdir artık. Çünkü toplumsal uzlaşı yozlaşmış ve buna kimse yanlış diyecek durumda değildir artık. Dese bile kim dinleyecektir ki. Artık gelen lider ve kabinleri de yetersiz, cahil, etik değerleri değişmiş ve kavgacı da olabilir artık. ( Eski Yunan demokrasisinin temeli, lider yada yöneticilerin 40 yaşına kadar eğitim alıp, 40-50 yaş arası filozofi, toplumsal üretim aşamasını tamamlanmasını takiben 50 yaş sonrası edindiği vasıflar ile yönetici olmasını zorunlu kılar. 20 li yaşlarda belediye başkanı yada vekilleri, diploması liderleri reddeder.. İstisnalar tabi ki olabilir ama ne kadar sorusunu da elbette not edelim.)
Bakın, toplumsal uzlaşının yozlaşması, ülkeleri yıkabilecek, dinleri değiştirebilecek kadar tehlikeli boyıtta olabilir. . Çünkü çok planlı bir süreçtir bu. “Akıllılar dövüşmeden kazanır, cahil ve acizler ise dövüşerek kazanmaya çalışır ” der Sun Tzu. Kavgalar ise anlamaktan, anlayamamaktan yada yanlış anlamaktan çıkmazlar. Toplumsal kavgalar ve bölünmeler anlamak istememekten çıkar. Anlamak istemek, değişimi ve gelişimi gerekli kılar. ANTİ-yozlaşma dır. Yozlaşma ise milletleri bölmenin temel yoludur Kavga yeni bir uzlaşı olmuş ise, son noktalara da varılmış olabilir. Bunu anlamak için liderlerin hitap şekline bakmak yeterlidir. Usluplar kavgacı, sokak ağzı ve ötekileştiricidir. Akıllı ve zeki bir insan ile yaptığınız bir tartışmayı kazanma ihtimaliniz vardır elbette, ama cahil, eğitimsiz ve aç bırakılmış birileri ile yapacağınız tartışmayı asla kazanamazsınız. Mücadele sizi yok edebilir. Bir çok faili meçhul infazlar oluyorsa artık, azınlık sinmeye bile başlar artık . Uzlaşmanın yerini kavga, etik değerlerin yerini başarı için her yol mübah olduğunun kabulu, haklı olmak adına her yolun denenmesi, ayıp olgusunun yozlaşması gibi yeni uzlaşmalar sarar dört bir yanımızı.. Atalarının zerafeti, mücadelesi, nezaketi ve zakası çok uzaklardadır artık, hatta Ata’sını bile unutturabilirler insana…
Biz biz olalım bu duruma yüce milletimiz olarak sakın düşmeyelim. Ulu önderin toplumsal uzlaşı özetlerini unutmayalım. ” Türk milleti zekidir, Türk milleti çalışkandır”. Ara sıra kafamız karışır ise Nutuk okuyalım mesela. Yüzyıllar boyu gelen milletimizin toplumsal uzlaşıları orada bizim için duruyorlar. Neyseki bizler böyle bir risk altında değiliz. Sadece ihtiyaç olunca nereden geldiğimizi ve kimlerin torunu olduğumuzu hatırlayalım yeter . Bizler Alpaslan “ın, Fatih ” in, Süleyman” ın, Mustafa “nın torunlarıyız. Onların ahlakı dna ları içimizde biryerlerde yatıyor. Muhtaç olduğumuz kudret ise damarlarımızda zaten var.
Vicdan imparatorluğumuz ise bizi, atalarımızın yarattığı gerçek, bize ait toplumsal uzlaşının en zirvesinde her daim tutacaktır. Yeterki vicdanı hür nesiller yetiştirmeye çalışmaya devam edelim. Her döngü bitmek için başlar. Devran döner. Yapılacak şey bittiği anda yeni döngüyü atalarımıza layık şekilde yeniden başlatmak olabilir. Bu ülke ve toplumsal değerlerimiz yozlaşmadan önce hepimizin olduğunu unutmayalım yeter.
Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Benzer Yazılar
-
BİR KUŞADASI MASALI
-
YARDIM KAMPANYALARI NASIL OLMALI
-
KLİMA KULLANMAK ARTIK ÇOK ZOR !
-
İYİ PARTİ’DE FRENLER TUTMUYOR
-
ÇOCUK HAKLARI GÜNÜNDE GERÇEKLER
-
İYİ PARTİ NASIL KURTULUR
-
AİLE HEKİMLERİMİZE SABIR VE KOLAYLIKLAR DİLİYORUM !
-
KUŞADASI CHP’NİN ALTYAPISI
-
ORTAKLAŞA ÇALIŞMA YENİ PROJELER
-
SİZDE HİÇ VİCDAN YOK MU ?
-
SELÇUK VE KUŞADASI GERÇEĞİ
-
Doyumsuz İnsan Doğası Canlı Yaşamın sonunu Getirebilir