2004-2009 yılları arasında Kuşadası Belediye Başkan Vekilliği görevi üstlenen Abdullah Sarı, sosyal medya sayfasından çok güzel bir soru sormuş..,,

“Ülke bu haldeyken, Kuşadası yerel siyasetinin ulusal muhalefetinin, şehirde yaşayanların en yakın devlet kapısı durumunda olan İlçe belediyesine savaş açması enteresan. Durup dururken.!”

Sayın Abdullah Sarı bu savaşı çok güzel tanımlamış.

Yerel siyasetin ulusal muhalefeti tanımı da çok isabetli olmuş.

Ancak, durup dururken bu savaş başlatılmadı, bence…

Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel’in çetin ceviz bir siyasetçi olduğu görülünce başlatıldı.

Ömer Günel, muhaliflerince seçim öncesinde kendisine kurulan kumpasları soğukkanlı bir biçimde savuşturabildi.

Diğer siyasetçilere bakılırsa daha basiretli çıktı.

Mesela, Özer Kayalı dönemindeki CHP seçim otobüsü olayı partiye çok tahribat verdi, Kayalı aday olamadı, ilçe örgütü komple değişti. 

Ömer Günel döneminde ise çok daha serinkanlı bir kriz yönetimi sergileniyor, düşüncesindeyim.

Gelelim, bugünkü savaşın nedenine.

Ömer Günel dirençli bir siyaset gösteriyor, bir de dün de gördüğümüz gibi hedefleri olan bir politika yürütüyor.

Dün, Germencik, Söke ve Didim Belediyelerini ziyaret eden Günel, kurucusu olduğu Doğal Şehirler Birliği’ne bu şehirlerin başkanlarını davet etti.

Kuşadası’nın sınırlarını aşan siyaset tarzı çok kişiyi rahatsız ediyor olmalı.

Gerek kendi partisi içinden, gerekse de dışından bir rahatsızlık oluştuğu kesin.

Abdullah Sarı’nın sözünü ettiği savaşın nedeni de bu olabilir.

Benimkisi bir varsayım, katılırsınız, ya da katılmazsınız.

Ancak, merkez sağ bir siyasetçi olan Abdullah Sarı’nın gördüğü gerçekleri hepimiz görüyoruz.

Önemli olan dile getirmek, önemli olan bilmek…

Siyasetteki rekabet etki oranında sertleşiyor.

Etkin siyasetçinin düşmanı daha çok oluyor.