Kuşadası’nda uzun yıllar yaşamını sürdüren edebiyatçılardan biri de, Dursun Akçam idi.

12 Eylül’de ülkesinden ayrılmak zorunda kalan ve 11 yıl sonra dönerek Kuşadası’na yerleşen Dursun Akçam, bir dönemki öyküleri ve romanları ile edebiyat dünyasına damgasını vurmuştu.

Köy Enstitüsü çıkışlı Dursun Akçam, yoksul bir Anadolu çocuğunun diline dair yeteneklerini göstermesi bakımından da önemli bir yazardı. Yazmanın ve edebiyatın belirli bir elit sınıfa ait olmadığını, her öyküsü ile bize kanıtlayan Dursun Akçam adına, şu sıralarda Ayvalık’ta Fikir ve Kültür Günleri düzenleniyor. Köy Enstitülerinin kapatılmasının kültür dünyamıza etkileri konulu söyleşi düzenlenecek.

Köy Enstitülerinin kültür dünyamızdaki etkisi şöyle idi ki; yoksul Anadolu çocuklarının edebiyat ve sanat ile tanışmasını sağladı...Böylelikle çok sayıda halk çocuğunun edebiyatçı olmasının önü açıldı.

Günümüzde, ne yazık ki bu durum ortadan kalktı, edebiyat alanında çok yetkin eserler de eskisi kadar verilmiyor…Dursun Akçam 2003 yılına kadar yaşamını Kuşadası ve Ankara arasında geçirdi, çok sade ve gösterişten uzak bir yaşam sürdü…Giderek yoksullaşan ülkemizde edebiyatın birinci görevinin yoksul halkımızın trajedisini anlatmak olduğunu düşünüyorum ve uzun yıllar Kuşadası’nda yaşamını sürdüren değerli yazara, daha fazla sahip çıkılması gerektiğini sanıyorum…

Belki Kuşadası’nda da, günümüzde yoksulluk trajedilerinin çoğaldığı süreçte, Dursun Akçam Edebiyat Günleri düzenlenir de, bir vefa yerine getirilmiş olur…

Bu görevi yerine getirecek olan yaşayan yazarlardır…Dursun Akçam gibi roman ve öykü ustasını yaşatmak onların asli görevi olmalı..