Değerli okuyucularım ; Bildiğiniz gibi seçim süresince yazılarıma ara vermiştim. Bizim düşüncelerimiz toplumda kabul görmedi. Ekonomik durum çok güzelmiş, ülkemde herkes mutluymuş, yargı tıkır tıkır işliyormuş, Almanya bizi kıskanıyormuş, bizim asgari ücretlimiz her aile ferdine birer TOGG alıyormuş, yılda iki kez yurtdışına tatile çıkıyormuş, hele emeklimiz her ay arabasını yeniliyormuş da biz farkında değilmişiz. Ben asgari ücretin bir tık üzerinde kazanmama rağmen muhtemelen banka ev arası düzenli olarak maaşımın büyük kısmını düşürdüğümden ay sonunu zor getiriyorum. Asgari ücretlilerin yaptığı hiçbir şeyi yapamıyorum. Bu da benim ayıbım. Artık yanıma güvenlik alarak gideceğim maaş çekmeye, bir de şansımı o şekilde deneyeceğim. Tabii ki demokrasi gereği çoğunluğun tercihine saygı duymak lazım. Çoğunluk dere dağa doğru akıyor derse derenin hiç şansı yoktur, o tarafa akacaktır. Öyle şey mi olur diyenler ise özür dileyecek ve diyarı terk edecektir.Zaten öyle de oluyor. Ülkenin her açıdan mükemmel durumunu göremeyen vasıfsızlar yurtdışına göç ediyor.

Uluslararası Göç Örgütü verilerine göre, Türkiye’nin en fazla göç verdiği ülkeler sırayla Almanya, Fransa, Hollanda, Avusturya ve ABD’dir. En çok göç eden meslek gruplarının başında mimarlar, mühendisler, akademisyenler ve sağlık çalışanları yer almaktadır. Türk Tabipler Birliği verilerine göre ortamın mükemmelliğinden sıkılan, hiç dayak da atmıyorlar, bu kadar mükemmel sağlık sistemi mi olur diyen 700 doktor sırf macera olsun diye Ocak-Mart 2023 arasında yurtdışı çıkışı için başvurmuş. Giderlerse gitsinler tabii. Vasıfsızlara ihtiyacı yok bu memleketin. Nasıl olsa Suriye ve Afganistan’dan vasıflılar geliyor. Çoğunluk bunu bildiği için oyunu o yönde kullandı. Yurtdışında hastanelerde muayene süresi 5 dk iken ve bir doktor günde 120 hasta bakarken, ülkemizde hasta başına 30 dakika ayrıldığını, bir doktorun günde 15 hasta baktığı istatistiğini gözden kaçırmışım.

Almanlar MHRS’den aylarca randevu alamadıklarından dolayı kıvranırken ülkemizde her türlü sağlık hizmetine anında ulaşıldığını fark edememişiz. Mahkemelerin verdiği tarafsız kararları siyasi telkin sonucu bozan Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne haddinin bildirilmesi gerektiğini bilememişiz. Neyse ki demokrasi işledi de hatamızı gördük. İyi ki Avrupa tarzı ilkel demokrasiye sahip değiliz. İleri demokrasi var. Çoğunluk istedi diye dereler bile tersine akıyor.

Saygılarımla.