Ana Sayfa Yazarlar 27.03.2023 411 Görüntüleme

Şair , Yazar

Edebiyatın Birey ve Toplum için önemi üzerine

Felsefenin yanı sıra edebiyat bireyin ve toplumun ruhsal ve düşünsel gelişimini şekillendiren en önemli öğedir. Ufkumuzun gelişimi, algılama gücümüz tümüyle edebiyat ile ilintilidir. Düşünme yeteneğimiz, olay ve olguları anlama gücümüz edebiyata olan ilgi düzeyimizle eş orantılıdır. Olay ve olguları muhakeme ve muhasebe etme, nezaket ölçülerimizin gelişimi, nazik ve kibar bir insan haline gelmemiz, vicdan ve merhamet ölçülerimizin oluşması ve gelişmesi tümüyle edebiyat ile ilgilidir.

Aynı zamanda duygu ve hislerimizde incelmemiz, romantik olabilmemiz, empati yeteneğimizin gelişmesi de edebiyatın yarattığı bir düzeydir. Yazılı ve sözlü olarak toplum yaşamında yer tutan edebiyat şiirden romana, denemeden öyküye, dramadan söylenceye kadar geniş bir alanı ifade eder. Müzik de yazılı ve sözlü edebiyatın üzerinde var olmuştur. Tıpkı tiyatro ve sinema gibi. Edebiyat olmadan müzik de tiyatro ve sinemada olamazdı. Bunlar birbirini besleyen, geliştiren ve büyüten alanlar olmakla beraber temelleri edebiyat köküne dayanır. Aynı zamanda iyi ahlakın ve etiğin gelişiminde edebiyatın önemini görmemiz gerekir. Okuduğumuz her edebi eser, dinlediğimiz her şiir, her deneme, öykü, söylence, izlediğimiz her tiyatro oyunu ya da film, dinlediğimiz her şarkı, türkü, destan vb. hepsi edebiyatın ya kendisidir ya da edebiyatın üzerinde var olabilen sanat dalları olarak ruhsal şekillenmemize ve bilgi edinmemize hizmet ederler ve kişiliğimizin oluşumuna yol açarlar.

Toplum olarak zengin bir edebiyata sahibiz. Hem sözlü hem de yazılı edebiyatımızın zenginliği hiç kuşku yok ki bulunduğumuz coğrafyadaki toplumsal hareketler, çalkantılar, savaşlar, göçler vb. çokluğu ile ilgilidir. Bunları okumak, dinlemek ve edinmek gerekir, ancak bizim dışımızda da çok geniş bir dünya vardır. Dünya edebiyatını da okumak gerekir. Rus edebiyatından, Fransız edebiyatına, Anglo -sakson edebiyatından Afrika toplumlarının edebiyatına kadar geniş yelpazede edebiyatı okuduğumuzda daha geniş bir bilgi, duygu, düşünce, değerlendirme, empati, vicdan ve merhamet zenginliğine ve gücüne ulaşırız. Yani daha yüksek bir insanlaşma düzeyine ulaşırız. Edebiyatsız bir bireyin ve de toplumun duygu dünyası bozkır gibidir. Kıraçtır. Kıraç topraklarda nasıl ki renga renk çiçekler, bitkiler ve yeşil örtü olmazsa , aynı şekilde edebiyata ilgisiz olan bireyin ve toplumun duygu dünyası da renksiz, zayıf ve çelimsizdir, yoksuldur.

Edebiyat yoksulu olan yapıların sevdaları da, aşkları da kavgaları da ilişkileri de çorak olur. Zayıf ve renksiz duygularla girişilen ilişkiler de açıktır ki keyif verici, mutlu edici olmaktan uzaktır. Neden ? Çünkü incelmeyen duygular kaba kalır. Yani edebiyata ilgisizlik kaba kalmak anlamına gelir. Kabalık da her türlü kötü davranışların gelişimine kaynaklık yapar. Zorba, sadist, feodal, eril olan her yaklaşım edebiyata uzaklığı ifade eder. Halbuki insanların iyi ve mutlu yaşamaya ihtiyacı vardır. İyi ve mutlu yaşama giden yol zengin bir edebi donanımdan geçmektedir. Örneğin dünyanın büyük bölümünde eril zihniyetin kadın cinsine karşı olan despotça yaklaşımının varlığı edebiyatsızlığın, zayıf edebiyatın ürünüdür. Tüm toplumu edebiyata daha fazla ilgi duymaya, daha çok okumaya, daha fazla tiyatro ve sinemaya ilgi duymaya, sanatın her dalı ile daha fazla yakınlaşmaya davet ederken edebin, ahlakın ve iyi insan olmanın yolunun da buradan geçtiğini anımsatmak isterim.

Saygılarımla.

Doğan Karaağaç

Yorumlar

Yorumlar (1 Yorum)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Hazır Site web sitesi kurma webmaster By Uzman Tescil