FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Yazarlar 5.09.2023 431 Görüntüleme

1985 yılında Hacettepe Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Lisans, 1989 yılı Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Lisans mezunu. Konya, Hakkari, Safranbolu Devlet Hastanelerinde Diyetisyen olarak çalışıp, 2005 yılında emekli oldu.

MOLA MI ,VEDA MI

Safranboluya dönüş zamanı geldi. Deniz sezonu bitmeden gitmek olmazdı ama küçüklümün doktor kontrolleri var. Oldukça da erteledik, çok daha önce gitmemiz gerekiyordu. Kese dağına, Gazi Beğendi tepesine, Green beach’e, Miracle Beach’in tepeden görünümüne, Kadınlar Denizinin yürüyüş yoluna, Ladonia otelin plaj görüntüsüne, Kuşturun gümüş rengi dalgalı denizine, milli parkın tümüne kısa bir hoşçakal deyip öpücüğümü üfledim.

Kuşadasına minik bir mola diyelim, vedayı gönlüm kabullenmek istemez. O kalbimin içinde terk edilemeyecek güzel sevgili desem de, her şey Allahın nasibiyle elbette ve bu gidişin mola mı veda mı olduğunu ancak O bilir.

Her doktora gidiş bir heyecan dalgası oluşturur bende. Süprizlidir küçüklüm. Özellikle tahlilerde normalin dışındaki durumlarla sık karşılaşılır. Onun tahlilerini doğru yorumlamak her doktorun harcı olmuyor maalesef. Benim cicimciğim doktorlar için zor bir hastadır. O zor olunca ben de otomatik olarak zor anne olurum. Neyse, şimdiki doktorlarımızla bir yol kat ettik. Birbirimizi anlar noktadayız. Endokrin ve nefrolojiye gideceğiz. Daha şimdiden yavaştan yavaştan, usul usul stresin ben geliyorum diyen sesi geliyor kulaklarıma. Kışkışlıyorum onu, oralı olmuyor yüzsüz şey.

Safranbolu bizim halihazırdaki kürkçü dükkanımız fakat yakın gelecekte kürkçü dükkanı Kuşadasına transfer olur belki, kimbilir. Sanki rüzgarlar bu yöne doğru esiyor. Aslında rüzgar buraya doğru onüç senedir esip iteliyor arkadan ! …Bu vesileyle biraz Safranboludan bahsedeyim sizlere. Karabük’e bağlı küçük bir ilçe. İki kısımdan oluşur. Eski, tarihi Safranbolu ve yeni Safranbolu. Karabük ile mesafesi, çok yakın, mahallesi gibi, 10 km. Eski Safranbolu’ya Çarşı deriz bizler, yeni tarafaysa Safranbolu. Komple bir vadide yer alır. Vadinin tabanında tarihi olan, vadinin tepesinde yeni olan taraf vardır. Yeni taraf, iki kanyon arasına sıkışmış bir yerleşim yerdir. Dolayısıyla o kanyonlar şehridir. Eski zamanlarda, Çarşıda yaşayanların, yeni tarafta üzüm bağları ve meyve bahçeleri varmış. Eski gelenek , üzüm yetiştiriciliği devam eder hala. Buraya özel, çavuş üzümleri vardır. Kabuğu ince, büyük ve yuvarlak bu üzümler çok hoştur. Çok tatlı değildir; kendine özel, kişiyi tatmin eden tatlılıkta olan, kesinlikle susatmayan bir tadı vardır. Cavuştan başka, aynı güzellikte kara üzümleri de vardır. İddia ediyorum ki Safranbolu üzümlerini yiyen başka üzüm yemek istemez. Rahmetli Süleyman Demirel’e buradan Çavuş üzümü gönderilirdi. Yeni tarafın yukarılarında; Bağlar ve Köyiçi mahallelerinde güzel tarihi evler çoktur ve bu bölge korunmaya alındığı için yeni inşaatlarda üç katın üstünde ev yapılamaz, eski evlere de dokunulamaz. Bu iki mahalle; iki katlı, kocaman bahçeli ahşap evlerin bulunduğu, daracık sokakları olan sevimli mi sevimlidirler . Bahçelerin hemen hepsi taş duvarlıdır. Böylece, binalar doğayla uyumluluk arz eder. İnsana köydeymişsin duygusu verir. Yeni Safranbolu dik yokuşlu bir yerleşim yeridir.Evden çıkınca, nerede olursan ol, gideceğin yere ya yokuş inerek yada yokuş çıkarak gidersin . Paralel hatta yürüdüğünü düşünsen dahi tam düz hat oluşturamasın. Ev baklavası, lokumu, perohisi, su böreği, cevizli çöreği ve sarması ile meşhurdur. Doğuda İncekaya kanyonu batıda Bulak kanyonu vardır. Sonbaharda bu kanyonların manzarası muhteşem olur. Safranboluyu görmek isterseniz sonbaharda gitmelisiniz derim. Bu yerin ; şeytan tüyü mü var burada dedirten, güzel bir aurası vardır. Talihsizliği Karabük Demir Çelik Fabrikasına çok yakın olması diyebilirim. YÜZYILARDIR fabrika bacalarına filtre takmak yerine, havanın temiz çıkacağı tepelere ölçüm istasyonu kurmayı tercih ederek, sorunu çözen bir yer olmayı sürdürüyor ne yazık. Toprağı, havası, elbette suyu da kirli bir bölge !

Safranboluya giderseniz Yeniceye de uğrayın derim. Burada da güzel bir kanyon sizi bekler. Şeker Kanyonu. Yenice yolu kadar tünelli bir yol bir daha bulamazsınız. Öyle dağlık bir arazi ki, kara yolu çok geç geldi Yeniceye. Eskiden sadece trenle ulaşım vardı. Tren yolu da aynı durumda elbette. Bu yol yapılırken Atatürk duruma bakmak için buraya geldiğinde mühendisler kayalardan ilerleyemediklerini, kayaların kırılmadığını söylüyor. O da mercimek tanesi kadar da mı kırılmıyor diye cevaplıyor. Biz küçükken annem, bu tünelleri tırnaklarıyla kazıyarak yapmışlar derdi. Benim doğup sekiz yaşına değin yaşadığım yerdir Yenice. Türkiye’de dokuz sıcak noktadan birisidir Yenice ve ülkemizdeki en büyük blok orman buradadır. Karadeniz bölgesinde yer alsa da Akdeniz iklimi görülür. Bu sebeple ağaç çeşitliliği çok fazladır. Porsuk ağacı bile vardır. Ormanlarında Karaca ve diğer geyikler, minik derelerinde mercan alabalığı bulunur. Bu balığın üstüne başka balık tanımam ben. Çocukluğumdan sonra bir daha asla yiyemesem de, geçen yıl Kuşadasında yediğim kırlangıçı , mercan alabalığına çok benzettim. Kuşadası balık çeşitliliği açısından da şanslı bir yer.

Ben, Safranboluya kadar gittiyseniz, Amasrayı da görün derim. Hem Amasra salatasını yeme,hem çınar tünelli yolu görme,, hemde Fatihin ” Lala Lala Çeşmi Cihan Bu Mu Ola” dediği yere, onun gözleriyle bakma imkanı elde edersiniz. Tıpkı sevgili Mustafa Kemal Atatürkümüzün gözleriyle Gazi Beğendi Tepesinden Kuşadasına bakar gibi ! Tarihin bu iki büyük insanının böylesine beğendiği yerlere bakabilmek büyük bir şans olmakla birlikte, bu yerlere hak ettikleri değeri vermek de bizim onlara borcumuz olsa gerek. Bu borçta her şeyden önce ödememiz gereken ilk fatura, temizliği içermeli. Şehrin her yerinde adım başı kanalizasyon kokusu kabul edilebilir bir şey midir? Değildir elbette. Kuşadasının havası çok özellikli. Güneyinde yer alan Didimden de kuzeyde yer alan Foça ve Dikiliden de havanın nem ve sıcaklık dererecesi düşük seyrediyor.Nem ve sıcaklık durumlarını on yıldır takip ediyorum, Kuşadasında gerçekten böyle bir durum var. Sıcak ve nemli havalarda nefes almak zorlaşır. Kuşadasında diğer yerlere göre daha rahat nefes alıp veriliyor. Bu, sağlıklı olabilmek ve kendini rahat hissedip mutlu ve keyifli olabilmekte çok önemli bir etmendir.Elbette havanın bu özelliğinin nedeni nedir, benim tam olarak bilmem mümkün değil. Bulabildiğim nedenler ley hattı üstünde olması ve körfezin dalgaları fakat biraz yukarıda değindiğim gibi şehirin her yerinde mevcut olan koku sorununun giderilmesi gerekiyor. Kokular yazımda belirttiğim gibi, sağlığımızı kökünden etkileyen etmenlerin birisi de onlardır.

Sevgilerimle
Dyt. Güner Erbay

y

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Hazır Site web sitesi kurma webmaster By Uzman Tescil