Kuşadası’na bu aylarda gelenlerin daha iyi izlenimlerde döndüğüne şahit oluyorum.
Çok kalabalık aylarda Temmuz ve Ağustos gibi şehrin sıkıntıları görülüyor, hissediliyor..
Ancak, Eylül, Ekim ve Kasım aylarında daha berrak bir deniz, sakin sokaklar insanın ruhunu okşuyor.
Kitle turizminin kirlenmiş tarafları çok fazla.
Bu yüzden de Kuşadası’nı sonbaharda ziyaret edin derim…
Sonbaharda yazlıklarda daha çok boşluklar görebilirsiniz.
Şehrin hemen her noktasından yürüyerek denize girebileceğiniz için otomobille de gelmenize gerek yok…
Toplu ulaşım araçlarıyla gelenler, ya da karavan tarzı araçlarla seyahat edenler daha çok keyif yapabilirler.
Kuşadası’nda Güvercinada sonbaharda bir başka güzel…Göç göç ve sıklemen çiçekleri bu aylarda görülmeye değer..

Ekodosd’dan edindiğim bilgilere göre aynı çiçekler Kesedağ’ın da bulunmakta.
Bir türlü Kesedağ’ını turizme kazandıramadık..
Yeni seçilecek yerel yönetimin başında kim olursa olsun, Kesedağ’ı değerlendirilmeli.
Türkiye’de ender yerlerde görülen göç göç çiçekleri ve sıklemenler ülke çapında tanıtılmalı..
Herkes kendi şehrine döner ve yeni bir göç başlarken, Kuşadası’nda da göç göç çiçeklerinin açması manidar.
Bazı şehirlerin özel bir dili var.
Kuşadası’nın özel dilinin de göç göç çiçekleri olduğunu düşünüyorum..
Bu dili en çok sonbaharda anlayabilirsiniz