DOLAR
Alış: 34.18
Satış: 34.32
EURO
Alış: 37.02
Satış: 37.16
GBP
Alış: 44.35
Satış: 44.68
BEYAZLAR GİYEN ÖĞRETMEN /AYŞE KAFADAR
Kalbim paramparça,gözyaşlarımın kederimle birlikte yanaklarımı ıslattığını bile farketmedim. Otobüsteyim, Ada’ya dönüyorum İzmir’den, her zamanki sevincim, Adam’dan bir gün bile uzak olup tekrar kavuşma sevinci içindeyken, lise whatsup grubumuzdan O’nu kaybettiğimizi öğrenmek. Arkadaşım Özen’in o mesajı”Ayşe hocamızı kaybettik.”
Bir an anlamadım. Tekrar tekrar okudum. Diğer arkadaşlarım”…. Çok üzgünüm… “yazmaya başladıklarında idrak edebildim. Attım kendimi otobüsten dışarıya. Kalabalık, otogarın o soguk ve vedalaşmalara, kavuşmalara sahne olan o kalabalığı.Hıçkırıklarımı bastırmaya çalışırken, agzıma gelen kanın tadını farkettim. Dudaklarımı ısırdığımı anladım. Tekrar bindim otobüse.. Gözyaşları sessizce nasıl tıp tıp süzülür ki gözlerden. Ben ki bagıra bagıra, haykıra haykıra ağlayan insanım. Süzülüyormuş işte, sessiz sessiz ağlayabiliyormuş insan.
Bir ögrenci, kaybettiği öğretmeni, için sessiz sessiz ağlayabiliyormuş. Çok sevdikleri efsane hocaları, babaları İbrahim hocalarının hayat, okul ve evlatlarının annesini kaybettiği acısını hissettiği için o gözyaşları daha bir derin akabiliyormuş gözlerinden.
Tüm arkadaşlarımın mesajlarındaki o “çok üzgünüm” kelimesini yüzlerce kalbin o yazdığı kelimedeki duyguyu anlayabiliyormuş.
Otobusün camından bakarken, anılar sandığım gelirverdi yine gözlerimin önüne. Açılıverdi kapağı yine istemsizce, görüntüler, hafızamdaki resimler dökülüverdi yine..
Bu sefer Ayşe öğretmendi o resimlerdeki.
Ayşe Kafadar…
İlkokul son sınıfta 19 Mayıs törenindeki gösterileri izlemeye giden kendimi hatırladım.Lisenin yanındaki top sahasındaki kalabalık ve Lisenin gösterisi. Muhteşemdi ve resmi geçit töreni başladığında en önde bembeyaz pantolon, tişörtle yürüyen bir kadın bir erkek öğretmen.Kadın öğretmenin kızıl saçları kısacık erkek gibi kesilmiş,erkek öğretmenle ileriye bakan ve marş eşliğinde özel bir yürüyüş adımıyla yürüyen bir kadın öğretmen. Tel örgüye yapıştım. O öğretmene baktım. Gayet disiplinli yürüyordu.”Kim acaba bu öğretmen. Ne güzel yürüyor. Diğer erkek ögretmenle beyazlar içinde en başta” diye düşündüğümü hatırlıyorum.
Ve ben ilkokulu bitirdim o tribünden izlediğim son 19 Mayıs töreniydi. Ondan sonra o sahanın içinde, hep olacaktım.
O en önde yürüyen o iki efsane öğretmenin arkasında ve onların öğrencisi olarak 6 yılboyunca hep orada olacaktım.
O öğretmenle, ortaokulun ilk yıllarındaki tanışmamız, ilk beden dersi, erkeklerin öğretmeni olan Ibrahim Kafadar ın eşi, okulun beden eğitimi öğretmeni Ayşe Kafadar. Yine bir eşofman takım, saçlar kısacık, gözünde gözlükler…. İlk beden eğitimi dersimiz.
Disiplinli, ciddi ve öğrencilerine karşı saygılı. Biraz tırstık tabiii. İlkokulun rahatlığından sonra, bize disiplini, dersin kurallarını ve nasıl giyinmemiz gerektiği konusundaki söylem. Kızların kırmızı yanlarda beyaz çizgileri olan eşofman takım, ayaklarımızda spor ayakkabılarımızın nasıl olacağı. İbrahim hocamızında aynı anda erkeklere anlatması. İlk ders…
Tabiki asla son dersimiz olmayacaktı. Yıllar yıllar boyunca o dersler hep onlarla, bizlerle hayatta olacaktı.
O yıllarda, bir kadının hele bir öğretmenin saçı o kadar kısa olmazdı ki. Asker gibi kısacık. Garipserdik Ayşe hocamızı.
Şimdi düşünüyorumda.
O yıllarda bile, Türk kadının, cumhuriyetin yetiştirdiği bir kadın öğretmenin o kısacık kestirdiği saçla nasıl cesur, nasıl başı yukarda ve en en önemlisi geleceğin genç kızlarına nasıl örnek teşkil ettiğini, Korkmamalarını,kadının erkekle eşit olabileceğini kendisinde uygulayıp gösterebilmesi Ayşe hocamızın bir spor ögretmeni olarak “Ben sporcunun zeki, çevik, ahlaksını severim” diyen Mustafa Kemal’in dediklerinin vücut bulmuş haliydi.
O yıllardan seneler sonra, saçının ucu gözüktü diye öldürülen kadınlara, saçları için savaşan kadınlara en güzel direniş temsilini belki de Ayşe hocam vermişti.
Ve ilk 19 Mayısta ben o stadyumda ilk defa şiir okurken okulumu temsilen, Ayşe hocam yine beyazlar içinde benim boyum kürsüye yetsin diye, tabureyi tutuyordu.
Yıllar yıllar geçti. Ortaokul bitti, lisedeki dönemler,Ifakat Hoşgör hocam geldi. Bu sefer iki bayan hoca yanlarda, ibrahim hocam ortada o yürüyüşler başladı. Yine beyazlar içinde.
Bizlere anne oldular, yeri geldi abla oldular, arkadaş oldular… Ama hep Ögretmenimiz, hocalarımız.
Lise 2.sınıfta bize ilk orkidlerimizi Ayşe hocam, spor odasında dağıttı, İfakat hocamla birlikte.
Ne güzeldi o yıllar.
Son yıllarda Ayşe hocamızın rahatsızlandığı haberleriyle hep endişelendik. Ama geçen yılki 29 ekim törenleri sonrası onu görünce çocuklar gibi sevindik. Hatta oğluma Ayşe ve İbrahim hocamı tanıştırdığımda”Annecim o efsane hocalar değilmi”diye karşılarında eli ayagına dolandı. Ellerini öpünce Ayşe hocam”Ayy kızım, bu torun bizim, bu kadar heyecanlandı gel bakayım sen gir koluma “deyip bir resim çekiliverdik o anda. Gülerek… Biz bize…
Şimdi İbrahim hocamın kederini, acısını, hüznünü bizler nasıl anlamayız. Kalplerimizde nasıl hissetmeyiz… O güzel evlatları, kardeşlerimiz Necati ve Babür’e destek olmak, anneleri Ayşe hocamıza nasıl dayanacağımızı bilemesek de yine aynı disiplin ve kalplerimizdeki sevgisiyle bu sefer
Bizler ibrahim hocamızın yanında,
Ayşe hocamızın arkasında yürüyeceğiz.
O YİNE EN ÖNDE OLACAK.
Arkadaşlarımız onu omuzlarında taşıyacaklar,evlatlarıymışcasına.
Ben beyaz giyeceğim. Tıpkı Ayşe hocamı gördüğüm ilk andaki gibi.
Ayşe hocamda beyazlar içinde olacak.
Cennet bahçesine, bembeyaz bulutların içerisinden geçerek girecek.
O tertemiz, cesur,savaşçı Cumhuriyet öğretmeni çünkü.
Benim öğretmenim
Bizim öğretmenimiz
Bizler seni çok sevdik.
Manevi şahsiyetin önünde saygıyla egiliyorum.
Saygılarımla.
Öğrencin Yeşim Akıncı/8 ekim 2023
Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.