29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerini izlemek, bir basın mensubu olarak bana her zaman keyif vermiştir.
Ama törenlere katılmakla, ya da izlemekle Cumhuriyet’e dair görevlerimizi yerine getirmiş olmuyoruz.
Cumhuriyet Bayramı törenleri sırasında etrafımızdaki coşkuyu kayıt altına alırken, sadece gazetecilik görevimizi yerine getirdik.
Kimseden rol çalmadık, işimizi yaptık..
Bu arada yaptığımız işe saygı gösteren Kuşadası halkına çok teşekkür ederim.
Sayfamdan yapılan paylaşımlar, bir günde ikiyüzün üstüne çıktı.On binlerce kişi videolarımızı görüntüledi, yüzlerce kişi beğeni yaptı.
İşte emeğe saygı budur… Cumhuriyet’e yakışan, emeğe saygı gösteren bireyler olarak, iyi ki varsınız.
Hayatın bütün kilit noktasının emeğe saygı olduğunu düşünüyorum.
Törenler gelip geçici; kalıcı olan düzgün insan ilişkileri kurmak, insanları kullanmamak, onlara hak ettikleri değeri ve saygıyı göstermek.
Bizler basın emekçileri olarak, sadece emeğimize gösterilecek saygıyı bekleriz…
Başkaca da büyük beklentilerimiz yoktur.
Kuşadası güzel bir bayram geçirdi.
Biz bu güzellikleri sizlere aktardık, görevimizi yaptık.. Ama, bu Cumhuriyet’e dair görevlerimizin bittiği anlamına gelmiyor.
Mesela, Charisma Otel’deki baloda (!) yoktuk..Çünkü biz Cumhuriyet’in beş yıldızlı otel salonlarında değil, sokaklarda kutlanmasından yanayız.
Yoksul halkımızın kapısından giremediği otellerde bayrak sallayanları görüntülemek bize yakışmazdı.. Cumhuriyet’e olan görevimizden biri de, bu duruşumuzu bozmamak olacaktır.
Basına yönelik ayrımcı tutumları protesto etmek ve onu kullanmak isteyen arsızlara karşı dik durmak görevlerimizin içinde olacaktır.