Sevgili okurlar bugünkü yazımda sizlere son Kitabım Dilsiz Dünya hakkında kısa bir sunum yapmak istiyorum. Dilsiz Dünya ile kast edilen şey biz insanlar gibi dil geliştirememiş, dolayısıyla bilişsel anlamda sıçramalar yapamamış, doğa ile uyumu sürmekte olan hayvanlar alemidir. Hayvanlar alemi çok geniş bir yelpazeyi kapsar. Yüz binlerce hayvan türü tabiatın bağrında üremiş evrimleşerek bu günlere gelmiş bulunuyor. Onlar da tıpkı biz insan türü gibi iradeleri dışında bir var oluş hikayesine sahiptir ve zorlu yaşam yolculuğunda pek çok sorun ve sıkıntılarla boğuşarak yaşamda kalmaya ve tutunmaya çalışmaktadırlar. Onlar biz insanlar gibi sistemli bir dile sahip değiller.

Sistemli düşünceler geliştiremezler. Daha çok genetik kodları ile hareket ederler. Doğal biyolojik yazılımlarına göre tabiatta davranır ve tutunmaya çalışırlar. Ancak onların da tıpkı biz insanlar gibi biyolojik güdüleri vardır ve bu temel güdüler üzerinde şekillenen bir duygu dünyaları ve duyuları vardır. Onlar da üzülürler, sevinirler, ağlarlar, gülerler. Hissederler, korkarlar, acıkırlar, acı çekerler vs. vs. Açlık, hastalık, güçlülerin güçsüzleri yutması yasası, soğuk ve sıcak iklim sorunları, yangınlar ve daralan yaşam alanları vb. sorunlar ile karşı karşıya olan Dilsiz Dünya’yı ( Hayvanlar alemini) anlamak ve onlara doğru yaklaşmak günümüzde daha çok önemli hale gelmiştir. Çünkü ; Tüm bu türler içinden bir tür olarak biz insanlar evrimin belli aşamasında bilişsel küçük beceriler edinerek gittikçe farklılaştık ve onlara karşı güçlü hale geldik. İnsan güçlendikçe diğer türlere karşı üstünlük sağladı ve onlara tahakkümü artı.

Onları yakalayarak zincirledik. Evcilleştirme adını verdiğimiz yaklaşımla onları özgürlüklerinden ettik. Kendi yaşamımızı kolaylaştırmak için onları her biçimde ve düzeyde işe koşturduk. Yetmedi kestik yedik. Daha evrimleşmenin başından itibaren avlaya avlaya, öldüre öldüre bugünlere kadar geldik. Son beş yüz yılda bir de bilimsel devrimi başaran insan türü bilimler sayesinde geliştirdiği teknikler ve teknolojik olanaklar ile artık birer ikişer değil biner biner, on biner on biner olarak onları kesimhanelerde boğazlamaya başlamış bulunuyor. Büyük besi çiftliklerinde büyükbaş, küçükbaş, kanatlı kanatsız bir çok türü genleri ve kimyaları ile oynayacak şekilde yaşamaya zorluyor ve onları adeta gün yüzü görmelerine olanak tanımadan karnımızı doyurmak, para kazanmak vb. amaçlarla kesimhanelere yolluyoruz. Modern dünya ve bilimsel devrimler çağında insan türü hayvanlara karşı daha çok tehlikeli bir hal almış bulunuyor. Bir yandan hayvanlara karşı bunca kıyıcılık içinde olan insan türü öte yandan özellikle son yüz yılda hayvanlara karşı yüzeysel, biçimci ve özden yoksun, çelişik ve sakat bir sevgi anlayışı şeklinde bir davranış kalıbı geliştirmiş bulunuyor.

Sevgili okurlar Dilsiz Dünya adlı çalışmamda son asırda insan soyunun geliştirdiği bu davranış kalıbını irdelemeye çalıştım. Dünyamızdaki mevcut sakat ve yanlış hayvan ilgi ve sevgisinin izahını yapmaya çalışırken aynı zamanda olması gereken doğru yaklaşımı tanımlamaya ve ortaya koymaya çalıştım. İnsanlık ailesine yararlı olması dileğiyle. Yeni yazılarda buluşmak üzere..

Doğan Karaağaç

12 Şubat 2024