Beş yıl insan hayatında önemli bir zaman dilimi.

Beş yılda çok şey değişiyor, özellikle de kentlerde..

Genellikle de Kuşadası gibi turistik kentlerde…

Gelenler, gidenler, taşınanlar, işyerlerini açanlar, kapatanlar…

Bunları takip etmeniz bile o kadar zor ki.

Mesela Söke’deki Savaş’ın Fırını yıllarca aynı yerde faaliyet gösterdi, geçenlerde gittim tabelası yerinde duruyordu.

Kuşadası’nda bu durum bir kaç mahalle dışında yok gibi.

Her şey değişiyor, tabelalar asılıyor, ardından iki ayda yere inebiliyor.

Böyle bir kentte insanlardan saygı, sevgi ve vefa beklemek zor.

Ama kendi adıma söylemem gerekiyorsa, ben Kuşadası’nda yaşamaktan mutluyum.

Sokağa çıktığımda insanların yaklaşımlarından, gözlerindeki sevgiden bunu görüyorum. Bu nedenle sosyal medyadaki ismini bile gizlemek lüzumu hisseden düşmanlarıma takılmıyorum.

İnsanın düşmanı olması da güzel.

Eskiden parayla satın alınırmış düşmanlar ki, düşmansız insan etkisiz eleman sayılırmış.

Demek ki, etkili bir kalemim var ki, birileri benim ağacıma taş atıyor.

Neymiş efendim, ben çark etmişim.

Benim çark ettiğim yer, bu ülkenin 100 yıllık tabelasının altı..

Sizin ki neresi?

Son günlerde vitesi arttırarak, muhalefet adına sahte hesap açanlar, muhalefet adına konuşanlar beş yıldır Kuşadası’nda yoktu.

Ne sahada, ne de mahallede söyleyecek sözleri yoktu.

31 Mart akşamı da sığındıkları sahte tabelaları indirecekler…

Benimse 20 yıl önceki gazetelerim okuyucularımın elinde dolaşıyor hala..

Bu benim göğsüme madalya olsun.

İki günlük sahte kalemler ve uyduruk parti tabelaları size yeter…