Ana Sayfa Gündem, Kadın 8 Mart 2024 186 Görüntüleme

KADINLARIMIZ (1)

 * Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın. *Yer­yü­zün­de gör­dü­ğü­müz her şey, ka­dı­nın ese­ri­dir. ATA­TÜRK * Ve ka­dın­lar, bizim ka­dın­la­rı­mız: kor­kunç ve mü­ba­rek el­le­ri ince, küçük çe­ne­le­ri, ko­ca­man göz­le­riy­le ana­mız, av­ra­dı­mız, ya­ri­miz ve sanki hiç ya­şan­ma­mış gibi ölen ve sof­ra­mız­da­ki yeri ökü­zü­müz­den sonra gelen ve dağ­la­ra ka­çı­rıp uğ­run­da hapis yat­tı­ğı­mız…Nazım Hik­met Ran Ka­dı­na ba­kı­şı ir­de­le­di­ği­miz­de, ev­ren­sel de­ğer­le­re ulaş­mış hü­ma­nist bakış açısı as­lın­da diğer gö­rüş­le­re göre çok ileri aşa­ma­da­dır. Ancak, bun­lar ol­ma­sı ge­re­ken, in­san­ca gö­rüş­ler­dir. Tüm bun­la­ra kar­şın, ya­şa­mın gi­di­şa­tı­nı olum­suz­laş­tı­ran­la­rın ka­dın­la­ra karşı ya­rat­tı­ğı in­san­lık dışı dav­ra­nış­lar­la mü­ca­de­le zorunluluğu or­ta­ya çık­mış­tır. İlk çağ­lar­dan beri kadın ve erkek, her zaman bir­bir­le­ri­ni ta­mam­la­ya­rak ya­şa­mış­tır. Ge­nel­lik­le bi­yo­lo­jik ve fi­zik­sel ne­den­ler­den ötürü cin­si­ye­te da­ya­lı iş bö­lü­mü ya­pı­la­rak sos­yal ya­şam­da denge ku­rul­ma­ya ça­lı­şıl­mış­tır.

       Bazı dö­nem­ler­de kadın ol­duk­ça ön plana çık­mış, ana­er­kil yaşam sü­reç­le­rin­de, do­ğur­gan­lı­ğı ne­de­niy­le kut­sal­lık at­fe­di­len kadın, zaman zaman tan­rı­ça­laş­tı­rıl­mış­tır. Orta Asya Türk Dev­let­le­rin­de ka­dın­lar önem­li si­ya­si hak­la­ra sa­hip­ti. O dö­nem­ler­de Türk ka­dı­nı, evin harem kıs­mın­da ya­şa­yan, er­kek­ler­den kaçan, hak­lar­dan yok­sun, pasif bir du­rum­da değil, sos­yal ve si­ya­si ha­ya­tın her nok­ta­sın­da aktif ola­rak yer almış, saygı gös­te­ril­miş bi­rey­ler ola­rak ya­şa­mış­lar­dır. Yine o dö­nem­ler­de erkek ve kadın eşit hak­la­ra sa­hip­ti ve cin­si­yet ay­rı­mı asla ya­pıl­mı­yor­du. Büyük bir ser­best­li­ğe sa­hi­p o­lan ka­dın­lar, ata bin­mek, av­lan­mak, dö­vüş­mek ve şaman ayin­le­ri­ni dü­zen­le­mek gibi hak­la­ra sa­hip­ti. Dev­let yö­ne­ti­min­de de ha­tun­luk hu­ku­ku­na sahip Türk ka­dı­nı­nın, eşi­nin ya­nın­da bir yeri ve söz hakkı bu­lu­nur­du. Bu­nun­la bir­lik­te bazı dö­nem­ler­de ve çe­şit­li top­lum­lar­da kadın, hiç­bir hakkı ol­ma­yan de­ğer­siz bir eşya, bir nesne ola­rak gö­rül­müş, hatta köle du­ru­mu­na dü­şü­rül­müş­tür. Bu fark­lı­lık­la­rı, ya­şa­nı­lan top­lu­mun an­la­yı­şı­na ve dö­ne­min şart­la­rı­na göre de de­ğer­len­dir­mek ge­re­kir.

         Zaman için­de Türk ka­dı­nı si­ya­si hak­la­rı kul­lan­ma açı­sın­dan bazı sı­nır­la­ma­la­ra tabi oldu. Os­man­lı Dev­le­tin­de Tan­zi­mat fer­ma­nı­nın ila­nı­na kadar olan sü­reç­te ka­dın­lar bir çok hak­tan yok­sun kal­mış­lar­dı. Ka­dın­la­rın, top­lu­mun ken­di­si­ne uygun gör­dü­ğü, an­ne­lik, ev ha­nım­lı­ğı rol­le­ri dı­şın­da ka­mu­sal ya­şa­ma gi­re­rek si­ya­si hak­la­rı ka­zan­ma­sı ancak de­mok­ra­si, insan hak­la­rı, eşit­lik kav­ram­la­rı­nın ge­liş­me­si so­nu­cun­da ger­çek­leş­miş­tir. Bu hak­la­rın ka­za­nıl­ma­sı, uzun bir evrim sü­re­cin­de ol­muş­tur. 20. yüz­yı­la ge­lin­ce­ye kadar ka­dın­la­rın si­ya­sal ve top­lum­sal ha­yat­ta­ki rol­le­ri sı­nır­lıy­dı. Meş­ru­ti­yet dö­ne­min­de ku­ru­lan bazı kadın der­nek­le­ri ve basın sa­ye­sin­de Os­man­lı ka­dı­nı genel an­lam­da kadın hak­la­rı­nı arama yo­lu­na git­miş, si­ya­si hak ta­le­bi­ni dile ge­tir­me­ye baş­la­mış­tır. Ancak Türk ka­dı­nı­nın ger­çek an­lam­da si­ya­si hak­la­rı ka­zan­ma­sı Cum­hu­ri­ye­tin ila­nın­dan sonra çı­ka­rı­lan ya­sa­lar­la ger­çek­leş­miş­tir. 1900’lü yıl­la­rın ba­şın­da Ka­dın­lar Dün­ya­sı adıy­la ya­yın­la­nan bir der­gi­de kadın so­run­la­rı­na de­ği­nen ya­zı­lar ya­yın­la­na­rak Os­man­lı ka­dı­nı­nın top­lum­sal ha­yat­ta etkin rol oy­na­ma­sı ge­rek­ti­ği sa­vu­nul­muş­tur. Bu der­gi­yi çı­ka­ran­lar 1913 yı­lın­da kur­duk­la­rı “Os­man­lı Mü­da­faa-i Hu­kuk-ı Nis­van Ce­mi­ye­ti” (Os­man­lı Ka­dı­nı­nın Hak­kı­nı Sa­vun­ma Der­ne­ği) ça­tı­sı al­tın­da top­lan­mış­lar ve kadın hak­la­rı­nın ge­liş­ti­ril­me­si için mü­ca­de­le et­miş­ler­dir. 1920’li yıl­la­ra ge­lin­di­ğin­de ise ka­dın­la­rın si­ya­si hak ta­lep­le­ri yük­sek sesle dile ge­ti­ril­me­ye baş­lan­mış­tı. Bu ta­lep­ler kar­şı­sın­da er­kek­ler ta­ra­fın­dan karşı dü­şün­ce­ler or­ta­ya atıl­mış, bu dü­şünce­ler za­ma­nın ga­ze­te­le­ri­ne yan­sı­mış­tır. *“ Bu asabi ta­bi­at­lı cinsi la­tif­ler kır­mı­zı ruj­la­rıy­la Mec­li­se gir­se­ler sey­ret­mek ne kadar da hoş olur­du.”

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Hazır Site web sitesi kurma webmaster By Uzman Tescil