31 Mart yerel seçimleri öncesinde neler yaşadım?

Anlatsam kitap olur….

Sahnede gördüğünüz aday ve aday adaylarının bir çoğu benimle çalışma teklifinde bulundu…

Bazı siyasetçiler siyasi danışmanlık teklifinde de bulundu….

Bazıları ise Kılıçdaroğlu’nun Kurultay’da kaybetmesinin intikamını almak için yerelde de CHP’ye seçimleri kaybettirmeye çalışacaklarını, onlarla hareket etmemi istedi..

Onlarla birlikte hareket etmediğim için de sonradan hepinizin şahit olduğu gibi sosyal medyadaki sahte hesaplardan linç edilmeye çalışıldım…

Oysaki halkımızın hali haraptı..

Bir paket gıda yardımı için insanlar bana yalvarıyordu…

Deprem bölgesinden fitre isteyenlerin ise haddi sayısı yoktu…

Birileri de yukarıda sözünü ettiğim bireysel intikam meselelerinin peşinde koşuyordu…

Onlarla birlikte olmak benim için utanç meselesi olurdu..

Onlar benim menfaatçi olduğumu yazarlarken, ben Kuşadası Belediyesi Sosyal İşler Müdürü Hüsnü Yalçın’a ihtiyaç sahiplerini yönlendirerek, yardımcı olmaya çalışıyordum..

Bunları yazsam roman olur…

Ancak zamanı var…

Öte yandan yazılarımın etkili olduğunu gören sözde siyasetçiler Ömer Günel’i bırakıp benimle uğraşmaya başladılar…

Seçim sonuçlarını görünce neden beni hedef aldıklarını daha iyi anladım..

Meğerse, Kuşadası’ndaki yerel seçim bıçak sırtında imiş…

Onların algı operasyonları başarılı oluyormuş neredeyse…

Az bir oy farkı kaldığı için linç ile karşılaşmışım…

Ben yazdıklarımın etkili olduğunu biliyorum.

Çünkü benim etkim samimiyetimde, dürüstlüğümde…

Üzüldüğüm tek şey, kapıma, işyerime gelip “bize destek ver, bizimle çalış” diyenlerin, beş para etmez yayın organlarına akıttıkları paralar…

Keşke bu paraları yoksul halkımıza harcasalardı..

Eminim kazanırlardı.. Keşke bana saldırmak için bu kadar efor harcayacaklarına, yüz kişiyle daha görüşüp, bin tane daha kapı çalsalarmış...

Çoğu asosyal, insan eli bile sıkmayan siyasetçi olamayacak profiller..

Neden kaybettiklerini belki de hala anlamamış olabilirler…

Seçim maceralarımı yazmaya devam edeceğim…