Dünkü köşe yazımı “kıyı işgalleri” ile ilgili yazmıştım. Bugün ulusal medyada konu gündemdeydi… Şöyle ki, Bodrum Yalıkavak’taki bazı otellerin denizin içine yapmış olduğu locaların kiraya verilmesi ile ilgi haberde, locaların günlüğünün 40 bin TL’ye kadar çıktığından söz ediliyordu.

Kuşadası’ndaki otellerde böyle bir uygulamayı şimdilik görmedim, duymadım, ama bunlarla ilgili ciddi yaptırımlar gerekiyor.

Denizin içindeki ekosistemi doğrudan doğruya bozan turizm faaliyetleri bunlar…

Denizin içine yapılan iskeleler bile ekosistemi bozabiliyor.

Durum bu kadar ciddi iken, halk plajlarındaki sorunları da gündeme getiren okuyucularımıza teşekkür ediyorum.

En lüks otellerde ve kafelerde bile kavgalar, silahlı çatışmalar çıkabiliyor, elbette halk plajlarında da bu türden sorunlar olacaktır.

Milyonlarca insanın kullanımına açık halk plajlarının VİP hizmetler vermesi imkansız.

Ancak, halka açık alanlarda da her kişinin başına bir görevli konulamaz.

WC, Soyunma Kabinleri  gibi sorunların da kısa zamanda çözüleceği, şemsiye ve şezlong verileceği Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel tarafından duyuruldu.

Bir yanda günlüğü 40 bin TL’ye kiralanan deniz içindeki localar, bir yanda ücretsiz plajlar, işte bizim iki fotoğrafımız.

Ben buradan haksız işgallerle ilgili olarak kimlerin denetimde bulunma izni olduğunu yazarak, konuyu gündemde tutacağım.

“Haksız işgalde” idarenin müdahalesiyle kaymakamlıkların; belediye ve mücavir alan sınırlarında belediyenin; belediye ve mücavir alan sınırı dışında ise il özel idaresinin sorumlu olduğu bir denetleme görevi var.

Bu kurumlarımızı okuyucularımız adına uyarıyor ve kıyı işgalleri meselesinin aynı zamanda ekosistemin devamı açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Yüzlerce kuş çeşidi bu nedenle Kuşadası’ndan çekilmiş, başka kıyılara doğru kanat çırpmaya başlamıştır.

Bu anlamda dünkü Halk Plajları Halkındır başlığımı, KIYILAR EKOSİSTEM İÇİNDEKİ TÜM CANLILARINDIR başlığı ile güncellemek istiyorum.