DOLAR
Alış: 34.42
Satış: 34.56
EURO
Alış: 36.25
Satış: 36.39
GBP
Alış: 43.44
Satış: 43.76
İnsanın insana yaptığını hiç bir canlı kendi türüne yapmamıştır
Çok değil daha yüz yıl öncesine kadar krallar, imparatorlar ve dünyanın güçlüleri kış boyunca hazırlıklar yapar karların erimesi ile birlikte seferlere çıkarlardı. Kış boyu yapılan hazırlıklar baharla birlikte hangi coğrafyaları fethedeceklerine dair tartışmaları da kapsardı. İşgaline ve ilhakına dair karar alınan ülkelere baharla beraber sefer düzenlenir o yöre toplumunun başına bir karabasan gibi çökülürdü. Bu durum yüz yıl öncesine kadar Dünya’nın büyüklerinin davranış ve yaşam biçimi idi. Kentler, kasabalar, kaleler kuşatılır, insanların başına kıyamet koparılır ya kılıçtan geçirilerek yerleşkeler alınırdı yada teslim alınırlardı. Teslim alındıktan sonraki akıbetleri, yaşam hakkının tanınıp tanınmayacağı galiplerin insafına kalırdı. Çoğu kez teslim olanlar tümüyle kılıçtan geçirilirdi. İnsan türü bütün tarih boyunca üç şeyden çok çekti, çok kırımlar yaşadı. Bunların başında açlık geliyordu. Neredeyse tüm toplumlarda nüfusun yarısı açlıktan ölüyordu. Yeterli beslenemeyen insanların çoğu da daha kırkını bulmadan ölüyordu. İkinci büyük bela da salgın hastalıklardan oluşan kitlesel kırımlar ve ölümler idi. Yer yer bölgelerde ortaya çıkan salgınlar o kıtada yaşayan nüfusun yarısını yada yarısından da fazlasını alıp götürüyordu.
Üçüncü olarak da başta belirttiğimiz savaşlar idi. Bu üç nedenden dolayı genel olarak yaş ortalaması otuzlu yaşları geçemiyordu. Gelinen aşamada türümüz bilgide- bilimde ve teknolojide katettiği başarılar ve gelişmeler sonucunda salgın hastalıkların ve açlık belasının üstesinden gelmiş bulunuyor. Salgınların bilimler sayesinde kısa sürede ilaç üretilerek önü kesiliyor. Yine ulaşım, iletişim ve üretimdeki yoğunluktan dolayı artık yığınsal yada grupsal anlamda açlıktan da ölümler dönemi sonlanmış bulunuyor.
Savaşlara gelince yüz yıl öncesinde olduğu gibi ” bu bahar nereye sefer düzenleyelim” yaklaşımı ortadan kalkmış bulunuyor. Son seksen yıldan bu yana Dünyamızda eskisi gibi herkes savaş tamtamı çalarak seferlere hazırlanmıyor. İnsan soyu istenilen işlevsellikte olmasa da BM gibi bir teşkilat kurarak ve bir uluslararası hukuk oluşturarak çoğu keyfiliklere son vermiş bulunmakla beraber bu konuda – savaşlarla kırımlar konusunda başarılı olmuş sayılamaz.
Düşünün ki bir pazar yerinde günlük işlerinizle meşgulken, ya da bir hastanede bulunuyor iken veya okulda iken ne olduğunu anlamaya zaman kalmadan uçaklardan ya da dronlardan atılan bomba yada füzelerle ölüyorsunuz. Yada son örneğine yeni tanık olduğumuz üzere cebinizdeki telefonunuz patlayarak can veriyorsunuz ! Trajedinin böylesine tarihte hiç rastlanamaz. Savaşlar her zaman yıkıcı ve kötüdür lakin ortaçağ sonlarına kadar olan savaşlarda bir mertlik vardı. Karşı karşıya dikilen savaşçılar cesaret, yetenek ve kılıcını kullanarak bir birlerine üstünlük sağlarlardı. Şimdilerde olduğu gibi uzaktan füzelerle, bombalar yada kimyasallar ile ani ve habersiz bir ölümü yaşamazlardı.
Vicdansızlık da şimdiki gibi dibe vurmazdı. Göz göre göre binlerce çocuk anlattığımız biçimde uçaklarla yapılan bombardıman ile can verdiği halde İsrail’e destek açıklayan insanların vicdanını nasıl tanımlamalıyız mesela? Bunlar nasıl uyurlar, nasıl yer içerler? Türümüzün hayvansal kökenini tümüyle terk edemediğini, orman yasalarının hala ve henüz yaşanmakta olduğunu biliyor ve söz konusu savaş alkışçılarının tavır ve tutumlarının kanıtlayıcılığında bunu görüyoruz. Çıkar ve menfaati için her türlü hayvani duyguyu ( saldırganlık, yıkıcılık vb.) yaşamakta olanların bu halleri ‘ insanlaşma sürecinin tamamlanmış bir süreç olmadığı, devam etmekte olan bir süreç olduğu ‘ tezimizi kanıtlamakta ve apaçık ispatı olmaktadır.
Açlık ve salgın hastalıklar belalarını yenen ve üstesinden gelen türümüz insanlaşma yolculuğunda yol aldıkça hayvanca olan savaş belasını da artan bilgi ve öğrenme sayesinde elbet yakın gelecekte yenecek ve üstesinden gelecektir. Evrensel olan merhamet, vicdan ve sevgi eksenli duyguların artan bilgi ve deneyimler üzerinde büyüyeceğine ve insan soyunun savaş çığırtkanlığı ve yıkıcı- saldırgan duyguları ancak bunların gelişmesi sayesinde yeneceğine inanıyorum. Yaşanabilir insancıl bir Dünya için türümüze gerekli olan şey daha fazla ve yaygın bilimsel bilgiden başka bir şey değildir.
Doğan Karaağaç 27 Eylül 2024
Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Benzer Yazılar
-
ÇOCUK HAKLARI GÜNÜNDE GERÇEKLER
-
İYİ PARTİ NASIL KURTULUR
-
AİLE HEKİMLERİMİZE SABIR VE KOLAYLIKLAR DİLİYORUM !
-
KUŞADASI CHP’NİN ALTYAPISI
-
ORTAKLAŞA ÇALIŞMA YENİ PROJELER
-
SİZDE HİÇ VİCDAN YOK MU ?
-
SELÇUK VE KUŞADASI GERÇEĞİ
-
Doyumsuz İnsan Doğası Canlı Yaşamın sonunu Getirebilir
-
OPERASYONEL GAZETECİLİK
-
PEYNİRDE SÜTE RASTLANMAMIŞ, NEDEN YAPILDIĞİNI ANLAYAMAMIŞLAR !
-
GÜVERCİNADA MÜZESİ İZLENİMLERİM
-
İnsan Yasasını Geliştirmedikçe Yaşanılır Bir Dünya’yı Yaratamayız.