Günümüzde vatandaş gazeteciliği de denilen sosyal medyanın gücü artıyor.

ABD seçimlerinden tutun, Narin Güran cinayetine varıncaya kadar pek çok başarılı sosyal medya kampanyasına tanıklık etmekteyiz…

Ana akım medya eski etkisini kaybediyor, bunun yerine vatandaşların destek verdiği sosyal medya etkisini artırıyor.

Bugün Narin Güran cinayetini ele alırsak, sosyal medyanın isterse ne yapabileceğini de görmüş oluruz.

8 yaşında kendi köyünde katledilen Narin Güran, eğer sosyal medyanın çabası olmasaydı, cesedi bile bulunmayan bir faili meçhule dönüşecekti.

Oysa, bugün ülkenin en önemli meselesi olarak dava konusu haline geldi ve duruşması canlı olarak izleniyor.

Ana akım medya ise sosyal medyanın ilgilendiği kadar bazı olaylarla ilgileniyor. Adeta sosyal medyasız çaya gidemiyor..

Aksi halde bülten gazeteciliği ile gazeteciliğin ruhunu öldürüyor.

Bugün ana akım medyanın en önemli problemi, araştırmacı kimliğini unutması ve kampanyaları bırakması.

Eskiden tüm duyarlı kampanyaları yöneten ana akım medya, kültür ve sanat, kitap ekleri ile de topluma yön verirdi.

Bugün gazete almak için bir sebep kalmadı gibi.

Bu nedenle; bizler de ağırlığımızı sosyal medyaya yansıtarak, takipçi sayımızı çoğaltarak, etkili olmaya çalışıyoruz ki, süreç bunu gerektiriyor.

Tabi bu alanda da takipçi satın almalar ile hileli bir sürece geçildi, ancak yalancıların mumu yatsıya kadar yanıyor.

Gelelim, Narin Güran cinayetine….Bu cinayetin aydınlatılması görevinin bir sembol haline dönüştüğünü ve sosyal medyanın zaferi olacağına dikkat çekmek istiyorum.

Adaletin sağlanması için vatandaş gazeteciliğinin, yani sosyal medyanın can siperane bir biçimde çalıştığı davayı bazıları gündem değiştirmek olarak değerlendiriyor.

Bense, bu olayı sosyal medyanın ve vatandaşın kötülüklere meydan okuması olarak görüyorum.

Narin’lere sahip çıkabilmek için daha fazla geç kalınmasın…

Bu bir sosyal meydan ve aynı zamanda HODRİ MEYDAN…