DOLAR
Alış: 35.25
Satış: 35.39
EURO
Alış: 36.71
Satış: 36.85
GBP
Alış: 44.17
Satış: 44.50
Kötülüğün Dünyadaki Egemenliği Üzerine
Dünyamızda varsıllar ile yoksulların olması bir realitedir. Ancak bu realitenin varlığı onun doğru ve iyi bir şey olduğu anlamına gelmez. Aksine bu durumun kötü bir durum olduğu anlamına gelir. Varsıllar ile yoksulların varlığının sürmesi gerçeği her şeyden önce insanların üç yüz bin yıl kadar önce ayrışmaya başladığı primatların tabi olduğu canlı alemin temel yasası olan “güçlü güçsüzü yutar ” yasasının ( yani orman yasasının) insan popülasyonundaki gerçekleşme biçiminden başka bir şey değildir. İnsan türünün primatlardan ayrışarak insanlaşma yolunda bir miktar mesafe katettiği doğrudur. Ancak köklerinden tam olarak uzaklaştığı- insanlaşmayı tamamladığı düşüncesi yanlıştır. İnsanlaşma yolculuğumuz devam etmektedir. Lakin bu yolculukta orman yasasının aşılması, yerine tümüyle insan yasasının geliştirilmesi ve insan yasasının egemen kılınması gerekir ki, ancak o zaman insanlaşmada çok mesafe aldığımız ve tam insanlaştığımız iddiası gerçek bir temelle oturabilsin.
İnsan yasası nedir? İnsan yasası orman yasasının yürürlükten- yaşamdan tümüyle kalktığı durumu ifade eder. Yani güçlü ve güçsüzün olmadığı, kiminin bolluk kiminin de yokluk içinde yaşamak durumunda olmadığı düzlemdir. Herkesin eşit hak ve hukuka, eşit yaşam koşullarına sahip olduğu düzlemdir. Bunun için tümüyle insanı ve insanın eşitliğini esas alan düzenlerin ve anayasaların yapılması ve bu anayasaların tüm dünyada yürürlüğe konulması gerekir.
Orman yasalarından uzaklaşma ve insan yasasının geliştirilmesi kavgası ; özellikle son on bin yıllık tarihte, özel mülkiyetin belirgin hal aldığı ve sınıfların ortaya çıktığı tarihsel kesitte, iyiler ile kötülerin kavgasının ana eksenidir. İyiler her daim eşitliği, yani insan yasasını savunurken kötüler her zaman “varsıl ve yoksul” durumun yani orman yasasının daimi olması için çaba sarfetmişlerdir. Ve ne yazık ki bunlar her daim galip gelmişlerdir. Peki bu kavgada iyiler yani eşitlik isteyenler ( insan yasasını oluşturmak isteyenler) neden galip gelememiş te, kötüler neden her daim tüm dünyada egemen olmuşlardır? Cevaplanması gereken yakıcı soruların başında bu soru gelmektedir.
Kötülerin egemenliğinin asıl nedeni insan doğasının doğuştan bencil ( kötü ) olmasıdır. İyicil düşünceler üretenler ve iyiler bile bu iyicil hallerini kendi kötü- bencil doğalarına rağmen ve kendi kötücül özlerini bastırarak geliştirmek durumunda olmuşlardır. Ve bu iyiciller- insan yasasından yana olanlar, her daim azınlıkta kalmışlardır. İyicil olanlar insan yasasını geliştirme ve toplumlarda egemen kılma mücadelesinde kötücül olanlarca her zaman kırıma uğratılmış ve budanmışlardır. İşte esas anlaşılması gereken husus budur. Kötücül olanların neden egemenliğinin sürgit olduğu sorusunun cevabı burada, bu kırımda yatmaktadır.
Gürbüz, iri ve olgun bir buğday tanesini tohum olarak ekerseniz alacağınız ürün ve sonuç ta iyi olacaktır. Küçük, cılız, çelimsiz bir buğday tanesini ekerseniz aynı- benzer bir ürün ve sonuç almanız kaçınılmazdır. Çünkü canlıların – tüm biyoçeşitliliğin nesilden nesile aktarımı gen aktarımından ibarettir. Her yeni ürün üzerinde büyüdüğü evelinin kopyasıdır. Onun devamıdır. Yani her döl atasının DNA’sının kopyasıdır. Biyoçeşitliliğin bu temel yasası biz insanlar için de geçerlidir. Türümüzün tarihsel akışı nasıldır peki ? İyilerin kırıma uğradığı, kötülerin yaşamda kalarak niceliksel- sayısal olarak fazlalaştığı bir tarihsel akışla karşı karşıyayız. Zeki, düşünen insanları, yeni sözler ve düşünceler geliştirenleri kötücül egemenlik her zaman kırıma uğratarak bu gelişkin ve ileri DNA’ların yolunu kesmiş, üremesinin ve çoğalmasının önü kapatılmıştır.. Sokrat’ı, Galileo’yu Bruno’yu ( Daha binlerce iyi tohumu) idamlara, ateşlere, engizisyonlara mahkum edip yok eden türümüzün gerçekliğini göz önüne aldığımızda durum berrakça anlaşılır. İleri ve iyi kopyalar tükenirken, kötüler ve geri, cılız ve sıska olanların niceliksel çokluğunun nedeni daha rahatça anlaşılır.
Sonuç olarak; 330 milyonu geçkin nüfusa sahip Amerika’da başka kimse yokmuş gibi Trump’ın ikinci dönem seçilmesinin izahı tam da yukarıda izah ettiğimiz tarihsel akışta yatmaktadır. Amerika’da başka kimse yok muydu ki, ikinci bir dönemde de yine Trump seçildi ? Elbette vardı ama seçmenin çoğunluğunun vasat tohumların devamı olması biyolojik gerçeği ve zemininde iyi insanların çoğunluğu oluşturması imkansızdır. Sonuç ta sandıktan çıkan oylarla belirlendiğinden iyi birinin Amerika’da öne çıkması ve kazanması şansı maalesef olamamıştır ve yoktur. Dünyamızda ileri ve iyi insanların niceliksel-sayısal azlığı söz konusudur. Bundan dolayıdır ki iyilerin egemenliği yakın bir gelecekte görünmemektedir. Doğan Karaağaç
29 Aralık 2024
Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Benzer Yazılar
-
YILBAŞI KUTLAMALARI
-
2025 Yılına Başlarken
-
MUTLULUK ANLARI
-
ÖZLEM ÇERÇİOĞLU’NUN KUŞADASI ZİYARETİ
-
NEDEN ÖRNEK ALMIYORUZ? İŞİMİZE Mİ GELMİYOR?
-
DEVE GÜREŞİ FESTİVALİNDEN NOTLAR
-
Kötülüğün Dünyadaki Egemenliği Üzerine
-
FİLMİN SONU
-
FETÖ TAKTİKLERİ
-
ATATÜRK’ÜN KADINLARI
-
MUTLULUĞUN BESİNLERİ
-
SİYASİ NEZAKETSİZLİK