Bolu Kartalkaya’da yanan otelin önceki fotoğraflarına bakıyorum, korku filmlerindeki oteller gibi…Yani, dış görünüşü böyle bir faciayı haber vermiş…Küçücük pencereler, balkon yok, gudubet bir yapı, bir de 12 katlı, nedense…

Balkon olsa bu kadar ölüm olmazdı…Şimdi diyeceksiniz ki, kış günü balkonu neylesin millet…Bu oteller yazın kapanıyor mu merak ettim? Araştırdım, yaz sezonu da açıklar…Kaldı ki, yazın kapansa bile, kar manzarası balkondan izlenmez mi? Haydi deniz manzarası balkondan izlenir de, kar manzarası izlenmez deyin… Valla bizim İstanbul’daki Vezneciler Kız Yurdu, kışladan dönüşme bir yapı olmasına karşın daha sevimliydi…Bu ne sevimsiz bir otel, gidenlere şaştım, kaldım…

Fransa’daki kayak merkezlerine baktım, iki katlı ve balkonlu yapılar, yazının başına ekledim.

Bolu’daki kadar kötü bir yapıda; bırakın tatil, iki gün bile duramam…

Biraz da Sartre’ın tercihler felsefesine atıfta bulunmak istiyorum.

Sartre insanın varoluşunu tercihlerinin belirlediğini öne sürer.

Ne kadar haklı..

Aldığımız aksiyon çok önemli.

Gitmeyin kardeşim, böyle rezil binalara para vermeyin.

Kayak mı yapacaksınız, bu işin hastası mısınız, daha seçici olun…

Denetimsiz ve zevksiz ruhlar ülkesiyiz…