Ana Sayfa Yazarlar 12.03.2025 133 Görüntüleme

Şair , Yazar

Türümüzün Çıkmazı ( üstünlük güdüsü)

Biyolojik doğasından dolayı kendini sevmek ve yaşatmak eksenli yazılıma sahip insan türü toplumla zorunlu bir aradalığı düzleminde iki temel kavrayışa ulaşır ve bu kavrayışlara göre de yaşam yolculuğunu sürdürür. Bu iki ana davranış kalıbı ve kavrayış düzeyinden birincisi; aşağılık kompleksinin, yetmezlik ve zayıflığının aksini ispata ve kanıtlamaya matuf üstün olma- güç merkezi olma istemidir. İkincisi ise yine toplum ile biraradalığın zorunlu sonucu olarak oluşan ve her bireyde şu ya da bu biçim ve düzeyde bulunan ve davranışlarında somutluk kazanan öfke, güvensizlik, nefret, kıskançlık vb. negatif his ve duygular ile sevgi, paylaşma, acıma, empati, dayanışma, merhamet, neşe, mutluluk vb. pozitif sosyal duygulardır. Bu duygular toplum olmadan olamazdı. Toplum ile beraber yaşandığı için bunlar var olur ve bir anlam taşır. Tek başına yaşamakta olan birinde bu duyguların hiç birinin oluşması için ne zemin olur ne de bunlar bir anlam taşır. Bunlar toplumsal oluşun doğurduğu fenomenlerdir ve bu yüzden bunlara sosyal duygular diyoruz.

Üstünlük ve güç istemi ile diğer sosyal duygulara daha yakından bakalım ;Toplumla var olabilen bu duyguların toplumun yaşamına bir bumerang gibi dönüşünün devingen ve akışkan toplum yaşamındaki yeri ve etkileri nedir? Genel bir doğru ve kural olarak zayıflığın olduğu alanda bir güç arayışı zorunlu olarak kendini dayatır. Bu canlı yaşamda tüm organikler için geçerli bir diyalektiktir. Mesela gözleri görmeyen bir canlının kulaklarının daha işlevsel olması kaçınılmazdır. Zira yaşama tutunmak için arayış ve çabalar zayıflığı bir güç merkezi yaratarak kapatma ve dengelemeyi zorunlu kılar. İnsan türünün yaşam yolculuğu da tamamen bu diyalektik zemin ve eksende başlar ve tüm ömrünce devam eder. Bir çocuğun yaşamını gözlemlerken en başat davranışının güçlü olma- güçlü görünmeye çalışma olduğunu berrakça görürüz. Bu eğilim yaşamındaki zayıf haline karşı çocuğun bir çare ve çözüm arayışı olarak bakılabilir. Kendini kanıtlama, zayıf olmadığını gösterme çabası, başarma istek ve azmi tümüyle güç olma ve üstünlük isteminin davranışlara yansımasıdır.

Çevresini gözlemleyen bir çocuğun etrafındakilerin yaptıklarını yapamadığını farketmesi ve bu durumu algılaması kendisinde derin bir aşağılanmışlık duygusuna yol açar. Tepkime olarak çocuk başarmaya ve “ben de yapabilirim’ i” çevresine gösterme ve kanıtlamaya yönelir. Bu durum aşağılanmışlık – zayıflık durumuna çocuğun koyduğu tepkidir. İnsan dediğimiz formun bu temel refleksi sadece çocukluk döneminin temel davranış kalıbı değildir. Doğumdan ölüme değin her insanın temel davranış biçimidir. Her insanda güç olma ve üstünlük taslama – üstünlük arayışı vardır ve bu eğilim kaçınılmaz bir eğilimdir. Yaşama tutunma çabasının temel ve ayrılmaz bir yöntemidir bu eğilim. Şimdi bu durumun sosyal duyguların oluşumu ile olan bağıntısına bakabiliriz. Kıskanma, çekememe, nefret, öfke , kızgınlıklar, alınmalar ya da neşe , mutluluk, keyif alma, acıma, merhamet, vicdan vb. vb. hallerin- (sosyal duyguların) oluşumunun dayandığı ana çark ” güç olma ve üstünlük çaba ve arayışı ” çarkıdır.

Biyolojik bir tür olan insanın bu büyük ve köklü sosyal güdüsü tek tek her bireyin yaşamında olduğu gibi bu minvalde olan bireyler toplamı demek olan toplumların da yaşamında önemli- belirleyici rol oynar. Mesela konunun anlaşılması için Adolf Hitler’i ele alalım. Hitlerin otorite olma, güç merkezi olma ve üstünlük sağlama arayışı ve güdüsü sonuçta ikinci Dünya savaşına yol açmış ve milyonlarca insanın öldürülmesi, kentlerin yıkımı ve insanlığın kıyametine dönüşmüştür. Tüm tarihe baktığımızda bu gerçekliği görürüz.

Bireydeki bu üstünlük ve güç olma güdüsünün ( sosyal güdü- duygu) kollektif hali demek olan ırk sevicilik, ulusal şövenizm vb. eğilimler insanlık tarihinin yıkıcı birikiminin tarihini ve tarafını oluşturur. Olumsuzluk olarak bu sonuçları yaratan bu üstünlük kompleksinin birey ve toplum tarihinde ve yaşamında hiç mi olumlu bir yanı yoktur? Bu soruya da yeni bir makalede yer vermeye çalışalım.

12 Mart 2025 Doğan Karaağaç

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

İlginizi çekebilir

İÇİMDEKİ ÇİÇEKLER

İÇİMDEKİ ÇİÇEKLER

Hazır Site web sitesi kurma webmaster By Uzman Tescil