Geçtiğimiz günlerde Kuşadası’nda geniş çaplı bir fuhuş operasyonu gerçekleştirildi.

Operasyona adı karışanlar ve tutuklananlar arasında bir siyasi partinin yöneticileri de bulunuyor… 

Kirli işlerin ve ilişkilerin siyasete uzanan yolculuğu elbette araştırılmalı, irdelenmeli.

Konu sıradan bir ihale dosyası değil; kadın bedeni üzerinden yapılan her türlü ticareti öncelikle şiddetle kınıyorum. Bu bir insanlık suçu. İnsanlık suçu işleyenler mağduru oynayamaz.

Hepimiz bu noktada birleşiyor muyuz?

Fuhuşu kınamadan böyle bir konu üzerinde ahkam kesemeyiz, fikir yürütemeyiz.

Kuşadası’nda bugüne dek sayısız fuhuş operasyonu gerçekleştirildi.

Ancak, son dönemde bu alanda bir sessizlik vardı…

Oysa, fuhuş ile mücadele tam bir kararlılık ile yürütülmeli.

Tüm siyasi partiler operasyona yönelik duruşlarını ortaya net bir şekilde koymalı, fuhuşu kınamalı ve yapanların partileriyle olan ilişkilerini koparmalı.

Ben böyle bir duyarlılık beklerken, Kuşadası’nda konunun araştırılmasını, sorgulanmasını istemeyen bir kesimin varlığı ile tanışmış oldum.

Böylesi durumlarda yapılacak olan fuhuşu kınamak, kadın bedeni üzerinden ticareti lanetlemek, varsa geçmişte bir takım ilişkiler bunların üzerinden özeleştiri yapmaktır.

Son dönemde bazı siyasi partilerimiz, kişilerin yaşam sorgulamasını yapmadan üye kaydetmekte...Hele hele son yerel seçimlerde seçimi kazanmak adına muhalif partiler her şeyi mubah saydı…Mevlana gibi herkesi üye kaydetme yarışına girdi..

Şimdi de; ah, vah etmekteler..

Mağduru oynamaktalar…

Bütün partilere önerim, partilerine üye olan kişilerin en azından gösterecekleri üç kefil ile onaylanması.

Üye sayısını çoğaltmak için her türlü kişiye kapılarını açmamalarıdır…

Böyle rezaletler o zaman yaşanmayacaktır.