29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Kuşadası’nda coşkuyla kutlandı.

Yurttaşlar arasında eşit hak ve özgürlüğü temel alan Cumhuriyet,102. yılında, kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün de bir kez daha anılmasına vesile oldu.

Hepimiz eşit miyiz?

Bazı görevlerimiz bizi farklı kılabilir mi?

An ve şartlara göre görevlerimizden dolayı ufak tefek farklılıklarımız olsa da, yasalar ve devletin uygulamaları söz konusu olduğunda hepimiz eşit olmalıyız.

Cumhuriyet, yüz yıldır bu hedefe ulaşmak için çabalıyor.

Ne denli başarılı olduğu tartışılır.

Ancak, görevlerimizden dolayı bazı farklılıklarımızın ya hiç önemsenmediğini ya da çok abartıldığını da söylemeden geçemeyeceğim.

Ülkede herkes farklılık peşinde koştuğu için de, eşitliğin lezzeti ortaya çıkmıyor.

Dün bayram kutlamalarını izlerken, ön sıralardan fotoğraf ve video çekebilmek için mücadele veren gazeteci arkadaşlarıma geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Gazetecilerin ön sıralardan fotoğraf ve video çekebilmek adına yaşadığı itiş, kakış ve mücadele geçtiğimiz günlerde trafik kazasını görüntülemek için dayak yiyen meslektaşlarımızı anımsattı.

Dün herkesin görüntü almak ve yayınlamak için yarıştığı bir gün geçirdik.

Sosyal medyanın bu kadar önemli olduğu ve herkesin paylaşım yapmak için hazır ola geçtiği bir başka gün daha adeta yoktu.

Kimilerinin önünü kapatarak görüntü almak zorunda kaldı isek af ola…

Ben buradan okuyucularımıza şunu anımsatmak istiyorum.

Bizim çektiğimiz video ve fotoğraflar, tüm Türkiye tarafından takip ediliyor.

Elimizi savurmadan, doğru dürüst bir iş yapabilmemiz için bize yardımcı olun.

Sizler bu işten ekmek yemiyorsunuz.

Ekmek yiyen arkadaşlarımıza saygılı olun, ön sıradan fotoğraf alan arkadaşlarımızı itip, kakmayın…

Dün ayağına basılan, yetkisi olmayan kişilerce kimliği istenilen gazeteciler zor şartlar altında görev yaptı…

Atatürkçü olmak; nezaket, incelik ve centilmenlik ister…

Yapay zeka ile Atatürk ile evlenmeye, kahve içmeye, oturup, kalkmaya benzemez.

Nezaket… nezaket… nezaket…

Bizim toplumdan tek isteğimiz, bu…