Ana Sayfa Yazarlar 8.12.2025 95 Görüntüleme

Klinik Psikoloji YL-Danışman

Bir Çocuğun Görünmez Yaraları 27 ‘Çocuklar Ebeveyn Sevgisini Deneyimleyemez? ‘

Çocuk ebeveyninin her yüzüne baktığında aynadaki lekesiz ve berrak yansımasını görmek ister. Bu tertemiz yansıması gereken aynanın, onun varlığını olduğu gibi göstererek değerli ve sevilebilir olduğuna dair ilk ve en derin inancını, yani “koşulsuz sevgiyi” onaylaması gerekir. Modern dünyada birçok çocuk, ebeveynlerinin kendi çocukluk yaraları, endişeleri ve stresle dolu olan aynalarına bakar. Çocuğun gördüğü yansıma maalesef kendi otantik saflığına ait bir dönüş değildir. Ebeveynlerin bastırılmış arzuları, travmaları ve çözülmemiş çatışmaları, bilinçdışı bir şekilde çocuklarıyla olan ilişkilerine sızar. Aslında onlarda çocukluklarında kendi ebeveynlerinin çatlak ve kirli aynalarında kendilerini görmüşlerdir. Ebeveynin kendi travmalarından kaçınması ile ebeveynlik sorumluluğunun çatışması, aynayı buğulandıran ve çocuğunun koşulsuz sevgiyi deneyimlemesini engelleyen ilk kırılmadır.

Çocuk, ebeveyninin onaylamadığı ‘’öfke, kıskançlık, aşırı coşku’’ gibi birçok kendi özelliğini örterek onaylanan ya da fayda sağlayan “uslu, mükemmeliyetçi” gibi yanları geliştirir. Kendi otantik benliğinden kopar.

Çocuk, aynada kendi gölgesini değil, ebeveynin istediği yabancı bir sureti görmeye başlar. Çocuk, bu aşamada dışarıdan gelecek ‘’koşulsuz sevgi’’ ve ‘’anlam kaynağı’’nın artık var olmadığını ya da aslında hiç olmadığını fark eder. Bu kırık aynada kendini bulamayış, sadece bir güvensiz bağlanma değil, aynı zamanda da derin bir varoluşsal krizdir. Ebeveynin sevgisini deneyimleyemeyen çocuk ise hiçliğe çıkan bir uçurumun eşiğinde durur. Çocuğun kendini “araç” olarak algılaması; sevilmenin performansla kazanılması gereken bir ödül olduğunu kabul etmesidir.

Ebeveynin yansıttığı kırık aynadaki imaj ile kendi içsel varlığı arasındaki uçurumu kapatmak için çocuk, otantik duygularını bırakarak inşa ettiği benliğin asıl anlamı “kendinden vazgeçme” eylemidir. Bu süreçte çocuk, dünyada temel bir güven duygusuyla var olamayacağı bir gerçeklikte, öz benliğinden kopuk, kendi varlığını sorgulayan bir yalnızlık içinde kalır. Kendi varlığının, ancak bir dizi dış koşula bağlı olarak meşru olduğu algısı sonucu yetişkin hayatı da bir uçurumun kıyısında ve her an düşme tehlikesi altında sürüp gider.

Koşulsuz sevginin kaynağı, dışarıda arandığı sürece hep kırık aynalara takılır kalır. İyileşme, çocuklukta sizin otantik benliğinizi yansıtamayan o boy aynasından onay beklemektense, kendi gücünü ve iradenizi kabul etmekten geçer. Bu, kendi ihtiyaç ve duygularınızı fark etme, hislerinize saygı duyma ve kendi değerinizi dış onaya ihtiyaç duymadan içsel olarak onaylama pratiğidir. Kırık dış aynalara bakarak kendi değerini aramaktan vazgeçip, kendi değerlerinizi gösteren içsel aynanızı parlatmaktır.

Kendimizi, ebeveyn memnuniyeti için bir “araç” olarak görmekten vazgeçip, kendi varlığımızı bir “amaç” olarak kabul etmek bir başlangıç dayanağıdır. “Yara, kaderiniz değildir.” Yara, aynayı nereye çevirmemiz gerektiğini gösteren bir işarettir.’’

Cem İnak Klinik Psikoloji YL-Danışman instagram.com/cem_inak

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

İlginizi çekebilir

ÇERÇİOĞLU BİR ADIM ÖNDE

ÇERÇİOĞLU BİR ADIM ÖNDE

Hazır Site web sitesi kurma webmaster By Uzman Tescil