Bundan 7 yıl önceki yazılarıma bakıyorum.

CHP’ye olacakları önceden bildirmişim deme gibi bir cüretim yok.

Ama Aydın’da “CHP’yi ben yarattım, ben olmasam CHP yoktur” edasında dolaşan haşmetli Özlem Sultan’ın ve tebasının hışmından epey çekmişim.

Artık onun adı Haşmetli Özlem Sultan olmalı.

Haşmetli sultanımızı ne zaman eleştirsem, bir yığın dost dediğim arkadaşımdan eleştiri alıyordum.

Oysa, CHP’li bir ailede büyüdüğüm için, CHP’linin aslını da sahtesini de iyi ayırt ettiğimden dolayı rahatsızdım.

Özlem Sultan’ın hiçbir uygulaması CHP ile örtüşmüyordu.

Daha çok AKP’den kopya çekilmiş izlenimi veriyordu.

Kurduğu şirketlerde işe aldığı kişilere yaklaşımı da demokratik değil, teba yaklaşımıydı.

Şimdi himayelerine girdiği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tebası olma gayreti de bu anlayışından dolayı olmalı.

Kuşadası Aş Evi’ni kapattığı zaman yazmıştım.

Orada çalışan işçileri acımasızca kapının önüne koydu, kimseden ses çıkmadı.

Haşmetli Özlem Sultan’dan nemalananlar için sorun yoktu.

Bir tek biz haber yaptık.

Bugün, Haşmetli Özlem Sultan’ın tek tek yaptıklarını anımsatacağım sizlere.

5 bin kişinin ücretsiz yemek yediği Kuşadası Aş Evi’ni kapattı, buradaki işçileri sokağa attı ve işçilerin açtığı davalarda en az tazminatı ödemek için elinden geleni yaptı.

Haşmetli Özlem Sultan, bir işçi düşmanıydı.

Ancak, bunun onda birini dahi yapmayan Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel’i başarısız kılmak için elinden geleni yaptı, her iftirayı attırdı.

Başaramadı.

Haşmetli Özlem Sultan’ımızın Kuşadası icraatlarını tek tek anımsatmaya devam edeceğim.

Bakalım kim rant peşinde koşuyormuş, kim Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin tapulu arsası olan Tariş arazisinde restoran işletip, esnafa rakip oluyormuş, kim halkın yanındaymış, kim işçi dostu, kim düşmanıymış?

Hep birlikte anımsayalım.