Kuşadası’nda çarpık yapılaşma denilince akla hemen yerel yönetimler geliyor, ancak sürecin içinde bizzat yaşamış bir gazeteci olarak, kendi penceremden yaşananları anlatmak istiyorum.

Ben 1986 yılında Kuşadası’nda gazetecilik yapmaya başladığım dönemde; ilçede bir tane beş yıldızlı otel yoktu.

Evlerin balkonları bile pansiyonerlere açılarak, turizm yapılmaktaydı.

Kuşadası belki de tarihinin en büyük ilgisini görmekteydi. Her yer turist kaynıyor, kasabaya gelenler yatacak yer bulamıyordu.

Cumhuriyet Mahallesinde bulunan ara sokaklardaki dört katlı evler, turizm belgesi alarak, otelcilik yapmaktaydı.

1988’de rahmetli Turgut Özal’ın çağrısı ile kıyı kentlerinde beş yıldızlı otel yatırımları başladı.

Kuşadası’nda da Korumar Otel ve Onur Otel açıldı. Ardından Fantasia ve diğer beş yıldızlı oteller geldi.

Bu otellerin şöyle bir iyiliği oldu…Kenarda, köşede otelcilik yapmakta olan yasal ve yasadışı otelcilik faaliyetlerine çeki düzen verildi. Kuşadası’ndaki konaklama sektöründe bir devrim yaşandı. 

Yerel yönetimler bu süreci daha iyi yönetebilirlerdi; ancak otel sayısındaki azlık, 2. konut talebini de meşru kıldı.

2. konutlarda patlama yaşandı ve Kuşadası’ndaki yapılaşmanın önü de açılmış oldu.

Bu süreç içinde daha kontrollü bir yapılaşma gerçekleştirilebilirdi, ne yazık ki kontrolsüzlük Kuşadası’na zarar verdi. Turizm de inşaat sektörüne bağlı bir biçimde gelişti… İnşaat sektörü olmadan mevcut yapılarla turizm yapmanın imkanı var mıydı? Bu tartışılır, ancak turizm sektörünün konuta da, otele de çok ihtiyacı vardı.

Bu doğal ya da doğal olmayan süreci, bazı siyasi isimleri karalamak, bazı isimleri yüceltmek için kullanmak çok yanlış.

Ancak, şu an mevcut konjonktürde, Kuşadası turizminin inşaat sektöründen şikayet etmesi de kaderin cilvesi denilebilir.

Geçmişte, turisti konaklatacak yer ve yatak bulamadığından şikayet eden turizmci, bugün inşaat sektöründen şikayet etmektedir.

Şikayet etmekten ziyade, ne yapabiliriz sorusunun yanıtını konuşmak gerekiyor.

Kuşadası merkezindeki baskı hafifletilmeli ve kentin dış çeperlerine doğru iki, üç katlı yapılaşma formülleri aranmalıdır.

Sayın Ömer Günel yönetimindeki mevcut yerel yönetim de bu çözümü uyguluyor, kanısındayım.

Öte yandan, turizmcilerimiz dünyanın en güzel köylerinin olduğu Kuşadası’nda tanıtıma yönelmeli, elimizde kalan güzellikleri koruyup, gelecek nesillere taşımanın mücadelesini vermelidir.

Geçmişe dönük sızlanmaların bir faydası olmadığı gibi, bazı isimleri özellikle ölmüş yöneticileri, cevap verme imkanı olmayan insanları rencide etmekten başka bir sonucunun olmadığını düşünüyorum…