Değerli okuyucularım ;

Bildiğiniz gibi dünyanın %70.8 i denizlerden, %29.2 si ise karalardan oluşuyor. Yine insan vücudunun %60 ı sudan oluşuyor. Beynin ise %75 i su. Yaşam su varsa var. Son yıllarda su kaynaklarının yetersiz olduğu ile ilgili bir sürü haber okuyoruz. Dünyanın %70.8 i denizlerden oluştuğuna ve yaklaşık olarak 1,386,000,000 kilometre küp su mevcut iken bu nasıl olabilir? Dünyada mevcut olan suyun %97.2 si tuzlu su ve insan kullanımına uygun değil. Türkiye su açısından çok zengin değil. Ülkemizde kişi başına yılda 1519 metreküp su düşüyor.

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre nüfus artış oranı aynı devam ederse bu miktar 2030 yılında 1100 metreküpe düşecek. Küresel iklim değişikliği nedeniyle kaynaklar azaldığı gibi, insan kaynaklı etkenlerle de kirlilik artıyor. Su çok değerli, ama biz ona sahip çıkamıyoruz. Bir şeyler yapmalı ama ne? Türkiye’de suyun %75 i tarımda kullanılıyor. Yapılan vahşi sulama ürün miktarını çok arttırmıyor. Bilinçli tarım yapılması için gereken önlemler alınmalı. Endüstriyel atıklarla kirletilen göl, akarsu veya denizin eski haline döndürülmesi çok zor. Bu nedenle zaten kısıtlı olan su kaynaklarının yok olmaması için sanayi tesisleri daha sıkı denetlenmeli. Evlerde kullanılan sulardan dışkı ile temas etmemiş olan kısım gri su olarak adlandırılır.

En çok lavabo, duşlar, çamaşır ve bulaşık makinalarından kaynaklanır. Bu gri su yerel olarak işlendiğinde sifon suyu olarak veya tarımda rahatlıkla kullanılabilir. Yine el yıkarken, traş olurken, bulaşık yıkarken veya diş fırçalarken boşa akıtılan su göze batmamakla beraber toplamda büyük yekün tutmaktadır. Dikkat etmeliyiz. Konuyu “su”landırmadan bitiriyorum.

22 Mart Dünya Su Günü kutlu olsun.

Saygılarımla..