Ana Sayfa Yazarlar 24.07.2023 571 Görüntüleme

1985 yılında Hacettepe Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Lisans, 1989 yılı Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Lisans mezunu. Konya, Hakkari, Safranbolu Devlet Hastanelerinde Diyetisyen olarak çalışıp, 2005 yılında emekli oldu.

UÇTU UÇTU KİM UÇTU UÇTU UÇTU NE UÇTU

Seneler evvel bir defaya mahsus parasailing yapmıştım. Paraşüte bir ip bağlayıp, ipin diğer ucuna seni yerleştiriyorlar. Belinden çıkan başka bir iple de deniz motoruna bağlanıyorsun. Hızla giden motor paraşütü, paraşütte seni havalandırıyor, gökyüzünde yükseliyorsun. Yapanların çoğunun yüzlerinde korku ifadesi görsem de bu durumu umursamadım; kendimin korkmayacağını biliyordum. Bana her zaman yaptığım, tehlikesiz sıradan bir işmişcesine olağan geliyordu niyeyse..

Ezelden bir uçma hevesi vardı hep bünyede. Sonunda uçmanın ne biçim bir duygu olduğunu uyanıkken deneyimleyecektim. Bisiklete binerken biraz hissederdim bu duyguyu. Son sürat sürdüğünde saçların falan uçuşur hani, üstündeki kıyafet yapışır bedenine, geriye doğru dalgalanır, sanki uçarmış gibi yapar insanı biraz. Bisikletin verdiğinden daha fazla uçma duygusunu, salıncakta yaşarsın. En hızlı seviyeye geldiğinde, uçtuğunu daha çok duyumsatır o… İşte şimdi nihayet Kemer’de, tam olarak uçacaktım, …fakat nerdeee tam bir sükutuhayal ! Salıncakta sallanmak ondan kat be kat uçma duygusu veriyor emin olun. Salıncaktaki sallanım hareketini kendin oluşturursun. Öne giderken, bacaklarını ileriye uzatır bedenini geriye itersin, geriye giderken, bacaklarını kıvırıp toplar, salıncağın altına doğru alır, gövdeni öne çekersin. Böylece istediğin hıza ulaştığın gibi, ileri geri gidişlere katkın olduğu için, zincirlerle tepedeki metal direklere bağlı olduğunu çok hissetmezsin. Herşey senin eyleminle başlar ve sonlanır. Parasailing de kişinin hiç bir dahli yok. İp seni nereye çekerse oraya gidiyorsun. Bırak salıncağı, bisiklette bile çok daha iyi uçma hissi yaşanıyor. Hatta belki bayır aşağı koşarken bile ! Sadece denizi yukarıdan görmekle aşağıdan görmek farklıymış, onu anlamış oldum. Herzaman masmavi olan denizin rengi, yukarıdan kopkoyu bir mavi, hatta mavi bile değil, lacivert oluyor. Bu görünümüyle bir nevi galla kuyusu hissi oluşturuyor. Ürkünç yani, içine giresiniz gelmez. Dipsiz bir derya kuyusu görünümü. Elbette bende oluşturduğu duygular böyleydi, bir başka insan bambaşka duygular hissedebilir, bilemeyiz. Her insan farklı olduğu gibi aynı insan farklı yer ve farklı zamanlarda da aynı insan değildir. İnsin en büyük özelliği an be an değişmesi değil midir.

İnsanoğlunun hep bir uçma isteği olmuş. Benim de rüyalarımda çokça uçma tecrübem vardı. Her zaman üstünde bulunduğumuz yere, toprağa, tepeden bakmayı, bedenin tüy kadar hafif olmasını, yükselmeyi yükselmeyi yükselmeyi iyi biliyorum diyebilirim. Çok özgür bir çocukluk yaşadım. Özgürlüğün son durağının uçmak olması, uçmaya isteğimi artırdı belki. İnsan hep bir fazlasını ister ya hani, o misal… Ağaçların tepesinden inmez, dallarında kuşlar gibi tünemeye bayılırdım. Çıkılan ağaçlarda hep meyve ağacı olunca, kuşkusuz elimde ağzımda boş olmazdı.Dalından yeni kopmuş sulu sulu bir elma, yahut kokulu, yumuşak, sapsarı ama kimi yerleri kırmızı bir ahlat, hatta çikolata çitlembik. Bitter rengindeki çitlembiğin tadı da bittere benzer. Karabük Yenice de çoktur çitlembik ağacı. Benim içine doğduğum bu yer, Türkiyenin 9 sıcak noktasından birisidir. Atmosferimize önemli ölçüde oksijen sağlar. Türkiye’de kesintisiz devam eden en büyük blok ormanlar buradadır. Yenice de çok çok özel bir yerdir. Karadenizin ortasında bir akdeniz coğrafyasıdır o. Bu nedenle ağaç çesitliliğinin haddi hesabı yoktur…İşte çitlembik de akdeniz bitkisi olmasına rağmen Yenice de bolca bulunur tıpkı incir gibi. Dağlarındaki irili ufaklı derelerde doğal mercan alabalık bulunur. Sekiz yaşıma kadar o balıklardan çok yedim. Muhteşemdir, geçen sene yazın, pazardan kırlangıç balığı denk gelmiş, almıştım. Ikisinin lezzetinin birbirine çok benzediğini keşfettim.. Kuşadasının bir önemli avantajı da bu olsa gerek. Balık çeşitliliği. Üstelik gönlü bol balık restoranlarına sahip! Balık halinin olduğu yerde yer alan bir balık restoranı hamile ve 0-6 yaş çocuklara ücretsiz balık ekmek servis ediyor. Bu ne yüce gönüllü bir davranıştır. Açıldığı ilk günden beri bu uygulamayı yapıyorlarmış. Adı Mehmet Ali Erbil ile Emel Sayının oynadığı bir dizi ile aynı. İsmini bir balık resmine dönüştürerek yazmışlar tabelaya(Le şener) orjinal olmuş.. Yenicedeki dağlar birbiri arasına girerek, girift bir doku oluşturmuştur. Bu sebepten buraya, Türkiyenin en çok tünel bulunan yolunu kat ederek ulaşılır… Ağaçlardaki tünek Güner en çok elmayı tercih ederdi. Elma yemek, hem dokusu itibariyle, hem büyüklüğü nedeniyle, dalda daha uzun oturmayı sağlar. Bir ağacın en yüksek dalından aşağıya bakmak, kuşlar gibi !..Ne eğlencedir bir çocuğa. Elma ise cennet meyvesi.Diğer cennet meyvelerinin hepsinden farklı ama, özel o… O, kovulmaya sebep meyve ! Nedir ki, bu meyvenin cennetten kovulmayı sağlayacak kadar önemi… Aslında o, mülayimliği ile cennet meyvesi olmayı hak eder.. En kolay sindirilen meyvedir. Mide rahatsızlığı olanlar bilir. Mide coşunca diğer meyveler asitli asitli gelir ama elma öyle değildir, munistir, mülayimdir o. Her türlü sindirim sorununu tolere eder. İshale de, kabızlığa da iyi gelir, ülseri de rahatsız etmez. Karaciğeri yormaz. Bu yüzden bebeklere ilk başlanan meyve elmadır. Bebekler hem kolay sindirir, hem alerji olmaz. Kabuğundaki kuercetin antioksidanının marifetleri çok çok önemlidir. Alerjiyi ve astım gibi alerjik hastalıkları önler. Beyinin daha iyi çalışmasını sağlar, kalp damar hastalıklarına iyi gelir. Enflamasyonu önler, bazı virüsleri önler. Kuercetin nelerde bulunur derseniz ; elma en bilineni olmakla birlikte, en çok soğanda bulunur. Mor sebze ve meyvelerde ve de yeşilinde daha çok olmak kaydıyla çayda da vardır.

En çok soğanda bulunur demiştim. Bu sebeple astımı olanlar soğan suyu ile astımlarına elveda diyebilirler. Biliyorsunuz astım da alerjik tabanlı bir hastalıktır. Bir kilo soğana iki litre su ilave edip, ocakta kısık ateşte iki saat kaynatılır. Kaynamaya başlayınca bir yemek kaşığı bal ilave edilir. Süzülerek bir kavanozda buz dolabına kaldırılır. Sabah, öğle ve akşam aç karnına yarım çay bardağı soğan suyuna yarım çay bardağı sıcak su ilave edilip içilir. Kayınvalidem astımdan böyle kurtulduğu için yazdım, fakat mutlaka doktorunuza danışarak yapın ve inşaAllah uçtu uçtu sizin astımınız uçtu olsun, hepimize sağlıklar diliyorum.

Sevgilerimle,

Dyt. Güner Erbay

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Hazır Site web sitesi kurma webmaster By Uzman Tescil