DOLAR
Alış: 34.44
Satış: 34.57
EURO
Alış: 35.95
Satış: 36.10
GBP
Alış: 43.12
Satış: 43.44
Hayvanlara Doğru Yaklaşım Üzerine (3)
Sevgili okurlar hayvanlara doğru yaklaşım konulu yazı dizime devam ediyorum. Bu konuda sizlerle sohbet etmek ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu konudaki çarpıklığı, sakat sevgiyi anlaşılır bir anlatımla ortaya koyduktan sonra bu davranışın bilimsel bir tahliline girişmek kaçınılmaz olacaktır. Sevgili okurlar kendimizden ve çevremizden her birimizin iyi bildiği üzere bizler kendi türümüze karşı o denli saygılı ve sevgili değiliz. En başta kendi ailemizden başlarsak anlatmaya daha kavratıcı olabilir. İnsanların çoğu kendisini var eden doğurup büyüten anasını , atasını yaşlılıklarında ilgisiz bırakırlar. Onlara bakmazlar, Tukaka ederler. İlgilenmezler, söz ve davranışlarıyla onları ezer ve üzerler. Daha da kötüsü “biz size bakamayız” deyip yaşlı barınma evlerine, ( ne hikmetse bu bakım evlerine bir de akla ziyan olarak huzur evi denir. Yaşlılarla alay edilircesine bu ad verilir adeta.) bırakılırlar. Daha doğrusu oraya postalanırlar. Peki kendi anasına ve atasına sevgi göstermeyen insan, kardeşleri ile nasıldır ? Hayvanlara gösterdiği sevgiyi kardeşine gösteriyor mu?
Ya da komşuları ile ne alemdedir? İş arkadaşları ile sıcacık arkadaşlıklar içinde midir? Objektif olarak baktığımızda bütün bu saydığımız alanlarda insanların bir birleriyle çok da iyi geçinme içinde olmadıklarını görürüz. Tabi burada istisnaların olduğunu biliyoruz. Gerçekten güzel dostluklar, arkadaşlıklar, iyi evlatlar, iyi komşular da vardır elbette. Ama bizim ele aldığımız çoğunluğun durumu ve yaklaşımıdır. Çoğunluğun hal ve davranışları üzerinden baktığımızda ve objektif olabildiğimizde görürüz ki insan soyu birbiri ile kavgalıdır, sevgisizlik içindedir ve hatta nefret egemen bir hal ve ahval içindedir. Bu sadece küçük ve dar ölçekte olan bir haltarzı değildir. Küresel olarak baktığımızda da durum çarpıcı olarak görülür. Örneğin bir birine gerçek anlamda saygılı ve birbirini seven uluslar ve toplumlar var mıdır ? Mesela İngilizler bizi ne kadar sever? Ya da bizler İngilizleri ne kadar seviyoruz? Rumları, Ermenileri, Arapları, Rusları Almanları vb. ne kadar içten sevmekteyiz? Ya da bu saydıklarımız bizi ne kadar severler? Tabi ki seven ve sayan bir kesimin varlığını biliyoruz. Ama biz burada da çoğunluğu yani baskın gelen egemen duygu ve yaklaşımı irdelemekteyiz. Tespit ve analizlerimizi azınlıkta olanın değil çoğunluğun davranış kalıpları, duygu yoğunlukları ve tutumları, eğilimleri üzerinden yapmak zorundayız. Bu düzlem ve bağlamda baktığımızda toplumların ve toplulukların, gurup ve çevrelerin, aile içi ilişkilerin, arkadaş ve dost çevrelerin kendi içlerinde ve bir birleriyle münasebetlerinde özlü bir sevgi egemenliğinden söz edemeyiz. Daha çok egemen olan sevgisizliktir.
Hile, entrika , biçimcilik, gizli kıskançlık ve nefret… malesef egemen olan ve baskın gelen duygu ve yaklaşımlardır. Peki şimdi soruyu açık ve anlaşılır bir şekilde soralım. Anasını atasını hakkıyla ve gerektiği gibi sevemeyen, kardeşlerini, iş yerindeki çalışma arkadaşlarını, komşularını vb. sevemeyen çoğunlukla kavgalı ve soğuk olan insanlar hayvanlara bu denli yoğun ilgiyi neden ve nasıl göstermektedirler? Bu davranış gerçekte bir ihtiyaç mıdır ? Nereden kaynaklanmaktadır? İnsan doğasının hangi temel ya da tali olan güdüleri ile bağlantılıdır. Canlılar aleminde hiç bir türün kendi türüne yapmadığı kötülükleri kendi türüne yapan insan türü kendi türüne bunca düşman iken bazı hayvanları bunca severken içine girdiği bu davranışı nasıl anlamalıyız? Pek çok hayvan türünü kesip biçip pişirip yerken hiç de oralı olmayan insanlar neden sadece bir kaç hayvan türü üzerinde sevgi yoğunluğuna girmektedirler? Bu özsel midir biçimsel midir? Doğru mudur yanlış mıdır? Bu soruların ve bu davranışın anlam ve yerini psikolojik ve sosyo-psikolojik açıdan ve biyolojik doğamızla bağıntısını irdelemeye sonraki yazımızda devam edeceğiz.
Doğan Karaağaç
20 Eylül 2023
Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Benzer Yazılar
-
BİR KUŞADASI MASALI
-
YARDIM KAMPANYALARI NASIL OLMALI
-
KLİMA KULLANMAK ARTIK ÇOK ZOR !
-
İYİ PARTİ’DE FRENLER TUTMUYOR
-
ÇOCUK HAKLARI GÜNÜNDE GERÇEKLER
-
İYİ PARTİ NASIL KURTULUR
-
AİLE HEKİMLERİMİZE SABIR VE KOLAYLIKLAR DİLİYORUM !
-
KUŞADASI CHP’NİN ALTYAPISI
-
ORTAKLAŞA ÇALIŞMA YENİ PROJELER
-
SİZDE HİÇ VİCDAN YOK MU ?
-
SELÇUK VE KUŞADASI GERÇEĞİ
-
Doyumsuz İnsan Doğası Canlı Yaşamın sonunu Getirebilir