Ana Sayfa Yazarlar 4.03.2024 342 Görüntüleme

Şair , Yazar

Türümüz Gerçekliğe Dönmek zorunda

Sevgili okurlar bu günkü yazımda gerçeklikten kopan türümüzün varlığını sürdürme ve yaşam yolculuğunda kendi üretimi olan hayali gerçekliklere karşı içine düştüğü bağımlılık durumunu ele almak istiyorum. Tabi ki bunu ele alma gereği türümüzün objektif halini ortaya koymaktan çok hayali gerçekliğe olan bağlılığının doğurduğu ve doğuracağı yıkıcı sonuçlara dikkat çekmek içindir. Sevgili okurlar türümüz avcı toplayıcı dönemde iken düşünme yeteneği edinmesi sayesinde iletişim biçim ve teknikleri geliştirmiş böylece bilişsel nitelik kazanmış bir insan türüdür. Bilişsel niteliği edindikten itibaren diğer hominid ( insan) türlerinden de ayrışıp farklılaşmış ve üstün hale gelerek güçlenmiştir. Türümüzün (Sapiens) yakın akrabaları olan Erectus ve Neandertal türü sırf bu bilişsel yetiyi geliştiremedikleri için tarih sahnesinde yok olup giderken türümüz varlığını sürdürmeyi iletişim teknikleri ve düşünme yeteneği sayesinde başarmış ve bu günlere gelmiştir. Aşağı yukarı üç yüz bin yıl bilişsel yeteneği sayesinde yaşam kuran ve sürdüren, sosyal, siyasal ve dinsel birliktelikler kurarak devletler imparatorluklar vb. kurmayı öğrenen türümüz son dört- beş asırda birde bilişsel yeteneğine bilimleri eklemeyi başarmıştır. Bilimsel bilgi ile bilişsel yeteneklerin buluşması türümüzün gücünü çok ama çok büyütmüştür.

Sevgili okurlar ne var ki bilginin hızı büyüklüğü ve çapı ile insan türünün yaşamı, mutluluğu ve refahı eş orantılı gelişmemektedir. Mesela; Dünyada güçlü devletler vardır. Onlar dünyaya yön vermektedir. Toplumlarda güçlü kümeler ve gruplar vardır onlarda içinde yaşadıkları toplumda borularını ötürmektedirler. Dünya nüfusunun çoğunluğu yoksulluk sınırlarında yaşamaya çalışır iken, nüfusun beşte biri kadarı dünyanın ve yaşamın keyfini sürdürmektedir. Adaletsizlik dünyanın her yerinde ve yaşamın her alanında vardır ve sürmektedir. Bu neden böyledir? Bunun böyle olmasının nedeni türümüzün gerçeklikten koparak hayali gerçekliklere inanmasıdır. Türümüz hayali gerçeklikler yaratıp onlara demirden zincirlerle kendini bağlarken gerçekliğin kendisini ise yok etme, bozma ve müdahale etme pratiği içindedir. Gerçeklikten kastımız nesnel olan varlıklardır. Gezegenimiz gerçekliğin ta kendisidir. Denizlerimiz, ormanlarımız, atmosferimiz, yaylalarımız, ovalarımız ve dağlarımız, akarsularımız, hayvan türleri vb…

Sevgili okurlar dikkat ederseniz biz insanlar bu gerçekliklere her bakımdan zarar verirken, üretim ve tüketim gibi eylemlerimizle bizi var eden koşulları da ortadan kaldırmaktayız. Maden çıkaracağız diye dağları belleri harap ederken, daha çok mal- meta üreteceğiz diye gaz salarak atmosferin bileşimini bozuyor ve biyoçeşitliliğin solunumunu olanaksız hale getirerek tüm canlıların yaşamını sonlandırmaya doğru gidiyoruz. Bu işi nasıl yapıyoruz ? Hayalimizde yarattığımız hayali gerçeklikler ile. Hayali gerçeklik nedir? Hayali gerçeklik ; Gerçekte var olmayan bir şeyi varmış gibi inanarak onu gerçek kılmaktır. inanmaya başladığınız anda olmayan bir şey var olmuş olur. Aslında ve esasta, gerçekte yoktur ama siz inandığınız için olmayan şey artık vardır ve o artık hayali- hayaldeki- gerçekliktir. İşte türümüz gerçekliğin kendisini bu hayali gerçekliklere kurban etmiştir ve etmeye devam etmektedir. Tarih boyunca türümüzün ürettiği bütün mistik ve mitolojik ürünler- anlatılar, söylenceler, bütün inanç biçimleri, millet, ulus, aşiret, para, insan hakları, şirket, firma vb. hepsi hayali gerçekliklerdir.

Bunların hepsi gerçekte yoktur. Bunlar ve daha sayılabilecek pek çok düşünsel ürün ve örüntüler biz insanlar onların varlığını kabul ettiğimiz ve inandığımız için vardır. Ve bir kez bir şeye hayalinizde inandıktan sonra o şey bir gerçekliğe dönüşür. Bunun adına da hayali gerçeklik deriz. Hayali gerçekliklerin birine ya da tümüne inanmayı bıraktığınız anda o şey yada şeyler ortadan kalkmış ve yok olmuş olurlar. Çünkü zaten onlar gerçekte yok idiler. Onları var eden onlara olan inanma ve güvenme yaklaşımı ve durumudur. Tarihe bakınız pek çok devlet ve imparatorluk hüküm sürmüş iken bu gün yokturlar. Pek çok para çeşidi var iken bu gün o paralar yoktur. Pek çok tapınma biçimi var iken şimdi onlar yoktur. Neden çünkü onlara olan güven ve inanma bitiğinde onlar da yok oldular. Hayalde var olan hayalde yıkıldığında o artık var olmaktan çıkar. Sevgili okurlar işte türümüz düşüncede ve hayalde var ettiği hayali gerçeklikler uğruna ve onlar için esas gerçeklik olan somut ve nesnel olana ( ormanlara, hayvanlara, doğaya, atmosfere, bitki örtüsüne vb… ) zarar vermeye yüzyıllardır devam etmekte ve bu yıkıcı çabasını artırarak sürdürmektedir. Türümüz hayali gerçeklikleri aşıp ( hayali gerçeklikler uydurup onlara sarılmaktan vaz geçmez ise) esas gerçekliğe sarılmaz ise canlı yaşamın sonunu getirmek ve yaşam yolculuğunu (kendisi ile beraber tüm canlıların yaşamını da) sona erdirmek ile yüz yüze gelecektir. Başka yazılarda buluşmak üzere.

Doğan Karaağaç

4 Mart 2024

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Hazır Site web sitesi kurma webmaster By Uzman Tescil