2024 yılının son kalan Haziran günlerini, Kuşadası halkı olarak kabus ve korku filmi gibi yaşadık.

Son kalan ormanlarımızı yangında kurban verdik.

Kabus gibi yangın; Batıhan Vadi ve Kuştur Tatil Köyü’nün 50 metre yakınına kadar yanaşmıştı. Son anda söndürüldü.

Biz trafik kazalarını protesto eylemine gittiğimizde, ortalık dünyanın son günlerini anlatan bir film setine dönüşmüştü bile.

Oradan yangına gidip canlı yayın yapmaya yüreğimiz elvermedi, üstelik tehlikeli zamanlarda bunun eğitimini almış basın mensuplarının özel kamuflajlarla bölgeye gitmesi gerekiyor.

Yangına plaj terlikleri ile gidilmemeli.

Biz panik yaratan bilgiler vermemeye özen gösterdik. Böylesi durumlarda en tehlikesi panik yaratan haberler vermek.

Bir de yangına müdahalede bulunan ekiplerin tümüne eşit mesafedeydik… Bütün bunları niçin yazıyorum; yanan ormanlarımızdı, bizlerin bunun nedeni ve nasılı üzerinde durması gerekiyor, ayrıntılarla zaman kaybetmemeliyiz.

Yangının neden ve nasıl çıktığı konusu en kısa zamanda aydınlatılmalı.

Eğer aydınlatılmazsa, bu iş siyasi malzeme haline dönüşecek.

PKK yaktı paylaşımları kin ve nefret söylemleri   ormanlarımıza ateş gibi düşecek.

Yakın zamanda Diyarbakır’daki yangın paylaşımlarında da bunu gördüm, Ege’de yaşayanların duyarlı olmadığına dair suçlamalar vardı..

Bana göre sosyal medya en kıvılcımlı ateşten daha da tehlikeli.

Bu tür paylaşımların amacı halkı ikiye bölmek olabilir.

Varsa suçlular yargı önüne çıkarılmalı, aksi halde başka toplumsal kıvılcımlar parlamaya hazır bekliyor.

Kayseri’deki olayları takip edelim, toplumsal patlamalar doğalgazlardan ve yangınlardan daha olgusal..

Özetle söylemem gerekirse, Selçuk ve Kuşadası arasında kalan ormanlık alanda çıkan yangın; sosyolojik ve siyasi bir yangın haline dönüşmek üzere…

Buna da dikkat çekmek istiyorum.

Sorumlular adalet önüne çıkarılmazsa toplumsal yangınların önüne geçemeyiz.