Dün kısa süreliğine Kuşadası Kitap Fuarına uğradım.

İlk saatler olduğu için stantların tümü açılmamıştı, arka tarafta yüksek sesle müzik dinleyen gençler vardı; hem de arabesk.

Günün bu saatlerinde damardan arabesk dinleyen gençlerle sohbet etmeden, açık stantlara geçtim.

Yayınevlerinin stantları azalmış, satışlar da doğal olarak yok gibi.

Halbuki indirim günleri düzenleyerek halkı fuara çekebilirlerdi.

Adı üstünde fuar, diğer etkinlik günlerinden bir farkı olmalı.

Zaten imza günleri haftanın her günü yapılıyor.

Fuar olgusunu doya doya yaşamak varken….

Fuarların açılışında da bir slogan bulmak gerek.

Örneğin; bütün kitaplar yüzde 30 indirimli gibi..

Her roman alana bir çocuk kitabı hediye gibi…

Başka türlü fuarlara gelen olacağını düşünmüyorum.

Kuşadası’nı ünlü yazarlarla da buluşturmak için fuarlar fırsat olmalı.

Örneğin; hepimizin severek okuduğu Ahmet Ümit davet edilebilir.

Ben tanınmış yazarlarla Kitap Fuarlarında tanışmadım…Böylesi durumlarda kuyruklardan yazara ulaşmak zorlaşıyor ve vazgeçiyorum…Ama  Adalet Ağaoğlu ile Haşet Kitabevinde karşılaşmanın heyecanını hiç unutmadım.

Yanlış anlaşılmasın Kadıköy’deki Haşet Kitabevi değil,  Kuşadası’nda da Haşet Kitabevi vardı…

Bu arada Kadıköy Mühürdar’daki Haşet’e de gitmişliğim var.

Mümkün mertebe Kitap Fuarlarının içini doldurmalı.

Yoksa dünkü gibi arabesk dinleyen gençlerle konuşmadan fuarı gezer, fazla kalmadan döneriz.