Ana Sayfa Yazarlar 16.08.2024 241 Görüntüleme

Şair , Yazar

“Partili Demokrasi” açmazı.

Mevcut demokrasi deneyimi insan türünün ihtiyaçlarına cevap olamamakta, adaletli ve iyi bir yaşam için yetersiz kalmaktadır. Günümüz dünyasındaki demokrasi deneyimi normal ile anormal olana yer değiştirten bir deneyimdir. Mesela ; Seçimlerde seçilen kimseler neden seçilirler ? Yasaların ön gördüğü çerçeve içinde toplumun yaşamını daha da iyileştirmek, refah ve huzurun ve mutluluğun geliştirilmesi yönünde çaba sarf etmek için değil mi ?

Normal olan bunun böyle yaşam bulmasıdır. Ama gel gör ki böyle olmuyor. Pratikte oluşan şey bunun tersidir. Seçilmiş kimselerin pratiklerine baktığımızda normal olan ile anormalin yer değiştirdiğini görürüz. Seçilen kişiler halka hizmet etmek için seçildiklerini, seçildiklerinin ikinci günü unuturlar.

Onlar artık kendilerini halkın efendisi olarak görmeye başlarlar. Öyle ya seçildiklerine göre toplumun en iyileri kendileridir. En yetenekli ve en iyileri oldukları için seçildiklerine inanmaya başlarlar. En iyi olduklarına göre en üstün kişilik oldukları da onlara göre tartışılmaz gerçekliktir. Kendileri efendi, halk ise kendilerinin hizmetinde olan bir olgudur artık. Bu zihniyet gelişince seçilmişler her bakımdan bu algılarına göre davranış kalıpları geliştirirler.

Örneğin ” benim ilçem, benim ilim, benim halkım, benim ülkem ” demeye başlarlar. Ülkenin sahibi ve halkın maliki olarak kendilerini gördüklerinden her şeyi yapmaya kendilerini muktedir görmeleri de kaçınılmaz olur. Yerel seçimlerde ilçe yada il belediyelerini kazanan kimselerin o ilçenin halka hizmet makamı olan belediye başkanlığını değil de belediyenin tüm menkul ve gayri menkullerini ele geçirdiğini, ailece artık belediyeyi kendi mülkleri gibi sahiplendiğini biliyoruz. Sorulduğunda ” biz belediyeyi kazandık kardeşim ” cevabı ile karşılaşırsınız. Bu zihniyet aynı şekilde genel seçimlerde ülkeyi yönetecek olanların da zihniyeti oluverir. Partileri kazandığına ve kendileri hükümet olduklarına göre artık ülkenin de toplumun da sahibi kendileridir. Bu algı ve konumlarına karşı eleştiri yapanlara tahammülleri olamaz. Zira hizmetçinin efendiye karşı eleştiri yapması tahammül edilen bir şey değildir.

Dünyamızda genel olarak durum budur. İstisnası yok mudur? Elbette dünyamızda seçilmiş bin ( 1000) kişiden iki ya da üç kişi normali yaşamakta ve yaşatmaktadır. Ama geriye kalan 997 seçilmiş kişi anormal olanı yaşamakta ve topluma yaşatmaktadır. Bu durum neden böyledir? İnsan doğası ile bağı var mıdır ? Vardır. İnsan doğası hizmet için seçilenin kendini efendi gibi görmesine müsait bir doğadır. Bir okulda sınıf başkanlığına seçilen kişiden tutalım bir ülkenin başına seçilmiş olan kişiye kadar anormal yaklaşımın egemenliğinin geliştiğini belirtmek zorundayız.

Tek tük istisnaların varlığı kaideyi değiştirmez elbette. İnsan doğasının yanı sıra bu durum partili demokrasi modeli ile de doğrudan ilişkilidir. Partilere dayalı demokrasi deneyimi başka bir sonuç doğuramaz-dı. Türümüz artık gelinen aşamada, (partili modelin bunca yıkıcılığı, toplumu mutsuz eden, kutuplaştırıp kamplaştıran sonuçları ortada iken) yeni bir deneyimi düşünmek ve geliştirmek zorundadır. Yeni bir deneyim “Partilerin olmadığı bir dünya düzeni” olabilir. Partisiz bir anayasal demokrasi deneyimi geliştirmeliyiz. Partisiz anayasal demokrasi modeli geliştirilip hakim kılınmadıkça sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir toplum ve dünyadan söz edemeyeceğimiz apaçık görülmektedir.

Doğan Karaağaç 16 Ağustos 2024

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Hazır Site web sitesi kurma webmaster By Uzman Tescil