Kapitalist üretim tarzı ve piyasa Dünya’da insanca olan her şeyi silip süpürdü. Dayanışma duygularını, paylaşımcı eğilimleri… Vicdanı, merhameti, yardımlaşmayı ve insanları sevmeyi… Hepsinde erozyon yarattı. Yok etti. Bitirdi. Geriye mutsuz toplumlar ve kendini yaşatma düşüncesi dışında bir ideali ve çabası olmayan bencil ve kötü bireyi bıraktı. Geride mutsuz, bunalımlı, nevrotik bir birey kaldı.. Bu birey anlamsızlık girdabında debelenen, kendine ve kimseye güvenmeyen, özgüven yoksunu, nihilist, hırçın, bencil, vicdansız ve merhametsiz bir bireydir. İlkesizdir. Her şeye pragmatist yaklaşan, yalancı, iki yüzlü, mekanik işleyen bir formdur artık. Kapitalizm insanı öldürdü. Çünkü toplumculuk adına ne varsa ( sevgi, saygı, acıma, merhamet, vicdan, romantizm, paylaşımcılık, dayanışmacılık vd… ) hepsini sıyırıp- söküp aldı. Geriye neye benzediği tartışmalı bencil bir organizma bıraktı.

Mevcut Dünyadaki kapitalist düzenler liberalizm ve Neo liberalizm sosu ile ne kadar soslanırsa soslansın geride bıraktıkları insan tipolojisi maalesef yukarıda tarif ettiğimiz insan tipidir. Piyasa meta ve emtia ile dolu. Ne arasan var. 365 Gün her şey her yerde var. Bu duruma bakarak oh ne iyi denilmesi gerekir değil mi ? Ama kazın ayağı öyle değil. Her şey var ve çok. Ancak her kes yararlanamıyor bu bolluktan. Toplumlarda nufusun ezici çoğunluğu ( yüzde sekseni ) için hiç bir şey yok. Zira bu çoğunluk yoksul ve olanı alma gücü yok. Bu çoğunluk bolluğu seyrederek, imrenerek ve hayıflanarak ömür tüketiyor. Çünkü geliri az ve alım gücü düşük. Yani parası yok. Her şey çok ama bu çoğunluk alıp yiyemiyor, giyemiyor, gezemiyor.

Toplumlarda nufusun yüzde yirmisi ise paralı. Bunlar için her şey var ve bol. Bunlar iyi yaşıyor. Çocuklarını özel ve paralı okullarda okutuyorlar. Eğitimde ayrıcalıklı halleri var. Sağlık hizmetlerini de ya özel hastanelerde paralı ya da maaşa bağladıkları özel doktorları ile karşılıyorlar. Bütün Dünya toplumlarında bu zengin azınlığın yaşamı mükemmel. Bir elleri yağda öteki balda. Çoğunluk ise sağlık hizmetlerini hastane kuyruklarında ve bir türlü bitmek bilmeyen randevu müziklerini dinlemekle karşılamaya çalışıyorlar. Sistem sıkıntılı olunca muayene ve tedavi de kamu hastanelerinde katmerli sıkıntıya dönüşüyor. Paran varsa her yerde işe yarıyor. Yoksa ne tedaviden ne de teşhisten yana sonuç alamıyor ve emin olamıyorsun. Bu nasıl bir adalet ve bu nasıl bir Dünya düzenidir diye haykırası geliyor insanın. Liberalizmin benimsenmesi ve Neoliberal politikaların uygulanması sonucu bütün dünyada her şey özelleştirilmiştir. Yani paralı hale getirilmiştir. Günün sonunda eğitim ve sağlık hizmetlerinin de özeleştirilmesi bu sonuçları doğurmuştur. Hiç olmasa Eğitim ve sağlık hizmetlerinde herkesin eşit yararlanması, fırsat ve imkan eşitliğinin olması gerekmez miydi ? Gelinen aşamada bu iki ana hizmet ve haklar konusunda herkes eşit mi ? Hayır. Hiç kimse bu konuda eşit değil. Parası olanlar her şeyde olduğu gibi bu alanda da çok rahatlar. Parası olmayanlar ise iyi eğitim ve kaliteli sağlık hizmetlerinden mahrum.

Bu durum sadece bize mahsus bir durum değil. Dünyanın bütün kapitalist ülkelerinde durum üç aşağı beş yukarı böyle. Ne yazık ki dünyada kapitalist olmayan ülke de yok. Bütün hizmetleri parası olanlar iyi almakta. Bütün hizmetlerden parası olmayanlar ya yararlanamamakta ya da kısmi ve kötü yararlanabilmekte. Sadece sağlık ve eğitimde değil, ulaşımdan barınmaya, konaklamadan giyinmeye, yeme içmeden mezarlığa kadar varlıklı olanlar ile varlıklı olmayanların durumu farklı, eşit değil. Nerede adalet ? Herkes bu bozuk Dünya sistemini görüyor. Ses etmiyor. Alkışlayan çoğunluk var ve bu alkışlayan çoğunluk yiyip içemeyen, giyinemeyen, yoksul kesimlerden oluşuyor, genellikle. Kapitalizm çok vahşi. Çok doğru İnsan denilen canlı nedir peki?

Doğan Karaağaç 28 Ağustos 2024