Bolu Belediyesi’nin vermemiş olduğu itfaiye raporundan dolayı suçlu tutulduğu bir ülkede yaşıyoruz. Bazı insanlar da buna inanıyor ve AKİT denilen bir kağıt müsveddesi, belediye başkanını katil ilan ediyor.

Bugünleri gören gazeteci- yazar Uğur Mumcu, cehalet çukurunun dibi yoktur, derken herhalde bunu kastediyordu. Acaba dipte miyiz, yoksa bunun daha da dibi var mıdır?

Bir belediye düşünün;  kendisine yönelik denetleme talebini yerine getirmiş, raporda 8 eksik tespit etmiş, ama otel sahibi eksikleri yerine getirmemiş, alacağı belgeden vazgeçmiş, o otel sahibi suçlu değil…

Belgeyi vermeyen kurum, bakanlığa eksikleri bildirmediği için suçlanıyor.

Sanki eksikler bildirilse gerekli işlem başlatılacak?

Biz neleri kurumlara bildiriyor, basın yolu ile ihbar ediyoruz, işlem başlatılmıyor.

Muhtemelen herkeste aynı kanı oluştu.

Bildirsek bir şey olmayacak…

Gerçekten de olmuyor.

Ve artık insanlar mücadele etmekten vazgeçiyor.

Örneğin, Kuşadası Devlet Hastanesi’ndeki yapısal sorunları kaç kez dile getirdik, kaç kez önlem alındı?

Şimdi yeniden soruyoruz; Kuşadası’ndaki sağlık merkezlerinde yangın tedbirleri yeterli mi?

Kaç binanın yangın güvenlik sertifikası var ve güncel?

Hangi otellerimizde yangın tatbikatı yapılıyor ve müşterilere eğitim kitapçıkları veriliyor?

Ülkede eğitim dökülüyor; yangın da bir eğitim meselesi, deprem de, sel ve diğer felaketler de öyle…

Ama siz en kolayı olan Bolu beyini suçlamaya devam edebilirsiniz..