Ana Sayfa Yazarlar 14.04.2023 520 Görüntüleme

Şair , Yazar

Kadın Sorununa Özgün Bir Bakış (2)

Erkek egemen zihniyet aslında içi boş – kof, kaba kişiliği ifade eder. Kabalık geriliğe, hayvansallığa yakınlık anlamına gelir. Bu babda eril egemenliğin kişilik özelikleri faşizan, bastırmacı ve yıkıcılık içeren bir zihniyeti ve kişiliği içerir. Dolayısıyla laftan anlamaz bir anlayışsızlığı ve kavrayışsızlığı erkek egemen zihniyetin ana ekseni olarak ifade etmek yerinde olur. Anlatarak, rica ederek erkek egemen zihniyet eşitlik çizgisine gelemez ve buna yanaşamaz. Binlerce yıldır alıştığı , özümsediği konumunu ve saltanat tahtını gönüllü ve iradi olarak terk edemez.

İnsan doğasının temel bir özelliğine burada işaret etmek isterim. İnsan doğası ; Alışılmışın, yaşanılmışın ve yaşanılarak öğrenilmişin daha gerisinde bir konumu ve statüyü gönüllü olarak kabullenemez ve benimseyemez. Daha geri bir hali kabullenmesi ancak zorlama karşısında mümkün olabilir. Yani mecbur kaldığında ancak o zaman daha geri bir durumu istemeye istemeye- kerhen kabule yanaşır ve razı olur. İnsan doğasının bu ana ekseni dikkate alındığında kadınların mevcut hali, yani erkek cinsine göre dezavantajlarla dolu konumunu aşması sıradan çaba ve çalışmalarla, basit çabalar olarak adlandırabileceğimiz toplantılar, basın açıklamaları, gösteriler, kadın günü etkinlikleri kapsamında yapılan çıkışlar vb. ile aşması ve eşitlik sağlaması düşünülemez. Sultaya ve saltanata alışmış erkek cinsi bu ayrıcalıklı konum ve keyfini bu tür çıkış ve feryatlar karşısında terk etmez ve edemez. Çünkü böyle bir davranış sergilemesi eril dediğimiz yapının- eşyanın tabiatı ile çelişir. Demek ki erkek cinsini oturduğu ayrıcalıklı tahttan indirmenin ve pek çok alışkanlığından tamamen ayırmanın yolu ideolojik ve politik mücadele ile mümkün değildir. Bunu böyle ifade ederken bu tür mücadele ve çabaların önemsiz ve yararsız olduğunu söylemiş olduğumuz sanılmasın. Bu yönlü mücadeleler değerli ve çok önemlidir. Ancak ne var ki bunlar sonuç almaya yetmez. Erkek egemen zihniyetin kadına hükmeden ve onu ezen hukuksuzluğunu ve haksızlığını tam olarak aşmanın sadece politik- pratik arayış ve çabalarla olabileceğini varsaymak ekonomi-politiğin yasalarını ya anlayamamak yada bilmemekle izah edilebilir.

Sorunun derinliğini ve büyüklüğünü, çözümün tam olarak nereden geçtiğini anlayabilmek için insanlığın tabiat ile uyumunu bozmaya başladığı yaklaşık otuz bin yıl öncesine geri gitmemiz ve o dönemde kadın ve erkeğin konumuna ayrıntılı bir projeksiyon çekmemiz gerekir. Bir şeyi kaybettiğimizde onu kaybettiğimiz yerde aramalıyız. Kaybettiğimiz yerde değil de başka bir yerde ararsak asla onu bulamayız. Kadın en önce özgür ve eşit konumunu kaybettiği yeri tam olarak hatırlamalıdır. Ve ondan sonradır ki arayışını doğru yer ve sahada geliştirebilir ve çabasını sonuç alıcı kılabilir.

Kadın nerede özgürlüğünü kaybetti ?

Devam edecek.

Doğan Karaağaç

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

İlginizi çekebilir

SAYILAR ve 19 MAYIS

SAYILAR ve 19 MAYIS

Hazır Site web sitesi kurma webmaster By Uzman Tescil