Ana Sayfa Yazarlar 9.05.2023 705 Görüntüleme

Araştırmacı , Yazar

SEÇİMİN SONUCUNU BELİRLEYECEK OLAN 4. VE 5. GÜÇTÜR

Cumhuriyet tarihimizin en önemli seçimine çok az bir zaman kaldı. 4. ve 5. gücün toplum üzerinde yarattığı farkındalık; doğru yönetimleri iş başına getirmede en önemli belirleyici olacaktır.

Bağımsız ve özgür basın; demokratik bir hukuk devletinin en önemli öğelerinden biridir. Yasama, Yürütme ve Yargıdan sonra 4. güç olarak basın kabul ediliyor. Tabii ki, tarafsız, ilkeli ve toplum yararına olmak kaydıyla!

Bu konuda, karnemiz maalesef çok iyi değil! Son yıllarda dilimize yerleşen nahoş bir kelime var. “Yandaş!” “Yandaş basın, Yandaş medya, Yandaş gazeteci…

Tarafsız ve ilkeli haberciliğin en güzel örneklerini; kısıtlı imkanlarla hizmet verdikleri halde, bu konuda taviz vermeyen Anadolu basınında daha çok görüyoruz. Rahatlıkla ifade edebilirim ki, bu güzel örneklerden biri de “Aktüel Ada Gazetesi” dir.

Objektif ve tarafsız, gerçeği anlatan, toplum yararını gözeten habercilik anlayışı ve ilkeli duruşuyla; Anadolu basını insan hakları ve demokrasinin teminatı olarak çok önemli bir fonksiyonu yerine getiriyor.

Kamuoyu oluşturmada, insanlara haber ve bilgi akışı sağlamada, ülkemizde hak ve sorumluluk bilincinin güçlenmesinde, demokrasi kültürünün gelişmesinde, sağlıklı bir toplum düzeninin inşasında gazetecilerin rolü inkar edilemez. Yandaşları saymazsak, basın, bu anlamda(!) 4. güç olmayı sonuna kadar hak ediyor.

Günümüzde artık bir de 5. güç var.

Toplumsal farkındalığın gelişmesinde sosyal medyanın (“internetin”) önemi çok büyük. Tabii ki, doğru ve yerinde kullanıldığında! Dezenformasyon yapmadan… Terörü ve teröristi övmeden… Bu güç; kontrolsüz ve denetimsiz olduğunda, çok tehlikeli bir silaha dönüşebiliyor. Bunun örneklerini yakın geçmişimizde çok kez gördük.

Sosyal medya, çağımız iletişiminin en güçlü aracı. İnsan sosyal bir varlık, paylaşmak doğasında var. Sosyal medya hayatımızda önemli bir boşluğu doldurdu diyebiliriz.

Ekmeğimizi, aşımızı, düşüncemizi, fikrimizi paylaştıkça rahatlar, sosyalleşir, ruhen huzur buluruz. Paylaşmaktan neden korkuyoruz. Saygılı, seviyeli, insanları incitmeden, hakaret etmeden, art niyet gütmeden, kırmadan, dökmeden paylaşmanın kime ne zararı var?

Anayasanın 26. maddesinin 1.fıkrası; “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.” diyor. Anayasamız bize bu hakkı; başkalarının kişilik haklarına ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla tanımış! Fakat, buna rağmen, hakaret ve küfür içeren çok çirkin paylaşımlara tanık oluyoruz. Bunlar genellikle fake (sahte) hesaplardan yapılıyor. Toplumun büyük bir kesiminde ise çekingenlik ve korku duyguları hakim. Hiç fikir beyan etmeden, paylaşım yapmadan sadece izlemekle yetinen büyük bir kesim var. Neden acaba?! Bunun nedenleri konusunda herkesin mutlaka bir fikri vardır. Ben bu konuya girmek istemiyorum!

Günümüzde artık, neredeyse herkes sosyal medya kullanıyor. Toplumun genelini ilgilendiren konularda, ortak tepkiler sosyal medya platformlarından yükseliyor. Çok kısa sürede kamuoyu birlikteliği kendiliğinden organize oluyor. Bu tepkiler sayesinde, örneklerini sık sık gördüğümüz güzel neticelere de ulaşıyoruz.

Geçtiğimiz Ocak ayında, emekli maaş zamları açıklanmıştı. Sosyal medyadaki aşırı tepkiler neticesinde, 1 gün sonra artı yönde revize edilmişti.. Emekliler adına, her ne kadar tatminkar bir sonuç alınamasa da, toplum reaksiyonunun dikkate alınması ve sosyal medyanın gücünü göstermesi açısından iyi bir örnektir.

Yıllardır görmediğimiz hatta unuttuğumuz arkadaşlarımızı bu iletişim mucizesi sayesinde bulmadık mı? Bu da sosyal medyanın bir başka güzelliği.

Toplumsal farkındalığın gelişmesinde sosyal medyanın önemine dönersek; Farkındalık eğitimle doğru orantılı bir kavram. Toplumsal farkındalığı yüksek ülkelerin eğitim kalitesinin de aynı oranda yüksek olduğunu görüyoruz. Doğal olarak, bu ülkelerin refah seviyeleri de oldukça yüksek.

Farkındalık; bireysel başarıda olduğu kadar, hak aramada, doğru yönetimleri belirlemede, ideale ulaşmada en temel, en önemli faktör. Farkındalık, öğrenilebilen bir beceri. Farkındalık; etrafımızda olanları, günlük olayları ve toplumsal gelişmeleri doğru analiz etmemizi sağlar. Kısaca geçmişte edindiğimiz deneyimlerimiz ve bilgi birikimimizle olayları bulanıklaştırmadan bakabilme yetisidir. Farkındalık; bir anlamda da, düşünce ve duygularımızla olan bağlarımızı gevşetmektir. Kişisel Gelişim Eğitimleri arasında “Farkındalık Eğitimi” de yer almaktadır. Büyük firmalar farkındalığı zayıf olan çalışanlarına bu eğitimi aldırmaktadır.

Kaygılarımız, endişelerimiz, üzüntülerimiz ve korkularımıza karşı yapabileceğimiz en iyi şey onları serbest bırakmaktır. Onlarla uğraşmaktan vazgeçip, serbest bıraktığımız zaman, bu duyguların üzerimizdeki olumsuz etkileri de ortadan kalkmaya başlayacaktır. Düşüncelerimizi ve duygularımızı kontrol etmeye çalışmak; yaydan fırlatılmış bir oku durdurmaya çalışmak gibidir. Bunu yapmamız olası değildir.

Ben şuna yürekten inanıyorum; “Yaşam paylaşınca güzeldir.” Seviyeyi düşürmeden, saygı çerçevesinde, korkmadan, çekinmeden duygu ve düşüncelerini özgürce paylaşan tüm güzel insanlara selam olsun.

Ne diyordu Nazım o güzel şiirinde?

Güzel günler göreceğiz çocuklar

Motorları maviliklere süreceğiz

Çocuklar inanın inanın çocuklar

Güzel günler göreceğiz güneşli günler….

İlyas Erbay

ilyas.erbay@gmail.com

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Hazır Site web sitesi kurma webmaster By Uzman Tescil