İsmi bir dağ için enteresan değil mi? Kesenin sözlükte iki manası var. İlki para ve benzeri şeyleri koymak için üretilen, bez yada örgüden yapılan küçük torba, ikincisi, vücudu kirlerden temizlemek arındırmak için özel olarak üretilen bez.
Bizim dağımız için hangisi geçerli olabilir bilemedim, fakat öylesine söylenen bir şey olduğuna da inanmam. Bu yere bu ismin verilmesinin bir mantıklı sebebi vardır mutlaka. Dağda 2010 yılında yangın çıkmıştı. Evin penceresinden görmüş, çok üzülmüştüm. Neyse ki çabucak söndürüldü. Kuşadasının bambaşkalığı pek çok etkenin birlikteliği ile gerçekleşiyor. Önemli etkenlerden bir tanesi kuşkusuz bu dağdır diye düşünüyorum. İlk gördüğümde nasıl bayıldığımı hatırlıyor, her gidişimde aynı hisleri yaşıyorum. Öylesine bir güzellik sunuyor ki; kanıksamak mümkün olamıyor. Burnumuz çam kokularını koklarken, gözlerimiz cennet manzarasını izliyor. Dünya yüzünde kaç yerde yaşanabilir böylesi bir güzellik?!…Üstelik tepeye çıkan yolunun kıyısında benim aşkım Akasyalar da var. Oldukça bakımsız kalmışlar, diğer çalımsı bitkiler gelişmelerini engellemiş, ama olsun, varlar ya! Var olmak herşeyin üstündedir bu hayatta. Var olmak demek 1-0 öndesin demektir. Varsan her şey mümkündür. Seni var eden Allah, en hissedemediğin anlarda bile elinden tutar. Son nefese deģin bırakmaz elini. Son nefesdeyse kendine çeker, yanına alır. Yani aslında, ana kucağına geri dönüş !
Neyse bizim dağımız bu düşünceleri kış kışlıyor. Öylesine aklı baştan alan bir manzara ki dünyayı terk edip gitme fikri uzağına bile yaklaşamıyor. Daha çok dünya üstündeki bu yerle, hem hal olma isteği kalbine doluyor insanın. Erisem gitsem, bu güzelliğin içine karışsam, zerrelere ayrılıp, saçılsam bu görüntünün içine diyorsun. Bu derece !
Beni bu kadar etkileyen bir başka görüntü de Azmak deresi olmuştur. O kadar üzgün olduğumuz bir günde gitmiştik ki oraya! Gözümüzün onu görecek hali hiç yoktu, ama görülenin harikuladeliği yavaştan yavaştan, usul usul durumumuzun üstesinden geldi ve biz onu gerçekten gördük. Ölçüsüz berraklıkta bir ırmak olmasının yanında, yatağında yer alan türlü çeşitlikteki yemyeşil bitkileri akışıyla dans ettirip, izleyenin yaşam enerjisini hareketlendiriyor.. İyi ki de gitmiştik o gün oraya. Öylesine bir üzüntülü hali, ancak orada birazcık, azıcık da olsa pıstırılabilir, içimizdeki umudu da ancak burası yeşertebilirdi. Suyun insan ruhundan kederi alma özelliği vardır. Denize girdiğinde, yahut duş aldığında, insan bir ferahlar, sıfırlar kendisini. Suyun akmasını seyrederken bile, kederinden bir kısmı ona düşüp, senden ayrılır. Belki bu yüzden, dua için akan su kenarına gidilir. Derdini, negatif enerjini alıp götürsün, iyi olan pozitif şifa enerjisine yer açılsın. Akışta, güçlü bir enerji var. Güçlü bir enerji yanında dua etmek, duanın gerçekleşme enerjisini kendine çekiyor olmalı.
Doğa böyledir. Doğadan zevk almayı layıği ile becerebilen insanların, yaşam enerjisi bitmez. Onlar, herzaman bir umut yeşertmeyi becerebilirler. Karamsarlığın diplerindeyken, içindeki doğa aşkı, iyimserlik kapısını aralar. Kapıdan süzülen ışık yüzüne vurup aydınlatır, ama bu kadarla da yetinilmez. Açılan kapıdan, çiçeklerini yeni açmış bir dal uzanır sana doğru. Ömrünün, sonu olmayan ruhsal baharının dalıdır o, tut beni der, asla bırakma. Doğa Allahın eseridir. Bu muhteşem eseri yapanı bilince ve yaratılanları gözlerinle gördüğünde, kendi derdinin de mutlaka bir çaresi olacağına dair inancın oluşur kalbinde. Derdin tasan daha o anda büzüşüp, siner, küçülür. KESE DAĞI belki de ruhumuzun kederini keseleyip bizi ondan arındırdığı için KESE DAĞ’ıdır.
KESE DAĞI kendinde kaynayan pozitif enerjinin minik ama bize yetecek kadarını yüreğimizin içindeki keseye koyup, bizi evimize gönderdiği için KESE DAĞI’dır…Böyledir MUTLAKA !
Sevgilerimle
Dyt. Güner Erbay