Ana Sayfa Yazarlar 28.07.2023 568 Görüntüleme

1985 yılında Hacettepe Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Lisans, 1989 yılı Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Lisans mezunu. Konya, Hakkari, Safranbolu Devlet Hastanelerinde Diyetisyen olarak çalışıp, 2005 yılında emekli oldu.

İLHAN İREM

Bugün Kuşadasının festivali başlıyor. İki yaşında bebek festivalimiz hayırlı olsun. Bugün İlhan İremin gitme yıldönümü. Bir yıl önce bugün aşağıdaki yazıyı yazmıştım. Şimdi, sene-i devriyesinde, sizlerle buluşsun istedim.

Allah bir evren yaratmış . Evrende canlı cansız bir çok varlık varmış . Hatta belki de her şey canlıymış . Kimisi bunu bilir kimisi bilmezmiş . Evrenin bir düzeni vede ahengi varmış .Milyonlarca , milyarlarca belki daha daha çok daha fazla yıldızlar , gezegenler , nebulalar , kara kara delikler hepsi hepsi bir düzen içinde karanlık maddede ahengle yüzerek dönerlermiş. Bir zaman gelmiş; Rab bu koca evrenin içinde dünyayı da oluşturmuş . Sanki buraya daha bir özenmiş . Hiçbir şeyin sebepsiz olmaması gibi bu özen de sebepsiz değilmiş. Burada hayy sıfatını zirvede tezahür ettirmiş. Bir çok değişik canlılarla dünyayı bezedikten sonra, insanı yaratmış . Yaradan insana büyük lütuflarda bulunmuş. Diğerlerinden farklı olarak akıl ve irade vererek onurlandırmış. İnsansa çabucak anlamış kendindeki bu üstün meziyetleri . Havaya girmiş hemen . Demiş ki ; dünyada var olan her şey benim için yaratıldı! Hepsi benim hizmetimdeler ! Bu fikir nereye kadar doğruymuş bilinmese de, çok da yanlış gibi durmuyormuş. Yaratılanların pek çoğu, gerçekten insanın hizmetine değişik nimetler olarak verilmiş Her bir nimet çok cafcaflı bir hediye paketiymiş . İnsin gözleri kamaşıyormuş kamaşmasına ancak her seferinde, verileni çabucak kanıksıyor ve sıradanlaştırıyormuş .Böylece nankörlüğün kapısı aralanıyormuş. Yine de, nimetler öyle çeşitli öyle çeşitliymiş ki ardı arkası gelmiyormuş. Oysa ki bu varlıkların niceliği sınırlıymış. Bu nedenle birçok kavgalar, savaşlar çıkıyormuş. Ne ki tüm canlıların hayatı da sınırlıymış. Ölüm varmış !

Belki de bu nedenle, HAYATın kendisi en cazip armağanmış.. Kimse onu terk edemiyor , sıkı sıkı tutuyormuş. Hep, bu hayatta kimbilir benim bilmediğim daha başka neler neler var dedirtiyor, iştah kabartıyormuş . Zaten insandaki nefsin de hududu yokmuş . Çok arsızmış. İhtiyacı olsun olmasın birisinde gördüğünü o da istermiş .Onda olan bende de olmalı dermiş . Son nefese kadar herkesin ilk amacı yaşamakmış . Yaşamak onurlu veya sefilce . Fakat illede yaşamak , hiç ölmemecesine !

Yaşarken, sahip olduğu varlıklar onu mutlu edecekken daha da mutsuz yapımış . Bir türlü aradığı mutluluğu, huzuru bulamıyormuş. Hayat hep dev dalgalı deniz olmuş inse. Sonunda hepsi asık yüzlü Nemrut’a dönüşmüş. Ne var ki , Allah ın en sona sakladığı bir süprizi varmış. Kurtuluş bundaymış. İnsin kalbinin içine sevgi adında bir mücevher bırakmış. İnsan kendi kalbindeki sevgide mutluluğu, kendisinin sevilmesinde huzuru bulmuş…Ne yapsa etse de bunları sıradanlaştırıp kanıksayamamış .Sevgi insan kalbinde hep parıl parıl ışıldamaya devam etmiş. Sevmeyi ve sevilmeyi bulanların obur iştahları körelmiş . Dev dalgalar sönmüş, denizler durulmuş. İns dünya yüzünde gördüğü her şeyin ama her şeyin ne kadar değerli ve güzel olduğunu, sevgiyi bulunca anlamış. Bu mücevher öylesine değerli öylesine değerliymiş ki hiç kimse onsuzluğa katlanamaz, bulmak için her şeyini verirmiş. Sevgisizlik, diğer bütün hediye paketlerini yutan kocaman bir karanlıkmış çünki. Bu karanlık, en sonunda en büyük hediye paketini, HAYATI da yutar , yokluğa sürüklermiş. Hayatın yutulmaması için, Yaratan dünyaya bu sevgiyi dağıtan insanlar gönderiyormuş. Onların görevi sevgiyi çoşturmak ve hissedilmesini kolaylaştırmakmış. Bunlardan birisi Yunus Emreymiş, birisi Mevlana, birisi Hacı Bektaşı Veliymiş, birisi Cem Karaca, birisi birisi birisi de İLHAN İREM.

Sen hiç sensiz kalmadın ki

Mevsimleri saymadın ki

Dedin, sen de erken gittin.İlk, Yazık oldu yarınlara ile uzayın derinlerindeki yıldızın parlayıp, ışığını ulaştırdı bizlere. Yarınlara yazık eden insanların varlığına dikkat çektin. Onlar hala var, sanırım hepte var olacaklar. Giderken bıraktığın asmalar da üzüm olmadı, ama olanlar oldu yine. Sevgili İlhan İrem, umudumuzu kaybetmeden asmaların üzüm olmasını ve anlayanı bulabilmeyi bekliyoruz, bekleyeceğiz.

Ne güzel bir ruhtun. Yaşadığın zaman boyunca hayata güzellik katanlardan oldun. Huzur veren yumuşacık sesinle ve sevgiyi coşturan eserlerinle yaşama verebileceklerinin hepsini verip, dünyadan güzel bir ruh olarak ayrıldın.

Bu ayrılık akşamında sen sustuğuma bakma Konuşmaya gücüm yok beni anla Söyleyemediklerimi bak gözlerimden anla Her zaman yanımda kal hiç bırakma

Sen hem müzik hem söz insanı olabilen ender ruhlardandın. Ben de bugün, söylenemeyenleri gözlerden anlayacak insanların çoğalmasını dileyerek yazımı sonlandırıyor, sana ve tüm güzel ruhlara rahmet diliyorum.

Sevgilerimle

Dyt. Güner Erbay

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

İlginizi çekebilir

ALTIN KIZLAR BİR SIRADA 40 YIL

ALTIN KIZLAR BİR SIRADA 40 YIL

Hazır Site web sitesi kurma webmaster By Uzman Tescil