FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Yazarlar 31.07.2023 380 Görüntüleme

1985 yılında Hacettepe Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Lisans, 1989 yılı Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Lisans mezunu. Konya, Hakkari, Safranbolu Devlet Hastanelerinde Diyetisyen olarak çalışıp, 2005 yılında emekli oldu.

DUYGULAR VE SESLERİN ÇAĞLAYANİ

Kuşadasında bulunanlar cumartesi gecesinde, üç güçlü çağlayan akıntısı altında yüzdü. Su çok güzeldi, tam vücut sıcaklığında, akışsa harika. Zaman nasıl geçti anlayamadık. Birde baktık sona gelinmiş. Güzel anlar neden daha hızlı akar? Zaman hızlı çekime girer sanki, bir aceledir gider onda. Rahat rahat tadını çıkarmaya izin vermez, horolop yapar bitirir kendisini. Her anı birbirinden değerli bu zaman dilimini hazırlayıp bizlere sunan, üç tenorumuz; Hakan Aysev, Murat Karahan ve Efe Kışlalıya gönülden teşekkürler.

Bol bol çekim yaptım. Kollarım yukarılarda asılı kalmaktan, boynum telefona bakmaktan kasılsa da yılmadım. İyi ki de yılmadım, aferin bana. Sabah uyanınca çocuklar gibi ilk bu görüntüleri seyrettim. Aynı anları tekrar yaşadım, ZAMAN seni yendim ! Baaak seni bu görüntülerle kutuladım. Her gün başka bir kutuyu açıp tekrar yaşayacağım. Bir nanik çektim sana farkettin mi ? Boşuna öyle hızlı hızlı aktın, kendini yordun durdun. Yaramazsın hep, duramazsın öyle sakin sakin, doğana aykırı.

Çok tezahurat olursa, belki bir iki şarkı daha gelir umuduyla az buz ıslık çalmadım, ama nafile umuduğum olmadı. Konserin sonunda sayın Ayhan Sicimoğlu pazar günü aşure ikram edileceğini duyurdu. Kendisi aşurenin tatlı olmadığını iddia etti.. Öyle olduğunu kabul edelim mi ? Hadi onun hatırına edelim bir seferlik. Festivalde aşure dağıtılması bence de iyi fikir olmuş. Organizasyonda çalışanları tebrik ediyorum. Aşure tam bir festival tatlısı gerçekten. Aynı festival gibi içinde her şey var ve de çok renkli bir yiyecek. Şu günlerde zor ama üstünde nar tanelerini varsa ve içine portakal kabuğu rendelenip, karanfil katıldıysa muhteşem.! Üzümü az olmalı, incirleri küçük doğranmış, kayısıları nispeten iri, fasülyesi nohutun üçte ikisi kadar, fındığı cevizden iki kat fazla ve mutlaka tarçınlı olmalı.Nohut Ankara Kazan nohutu olmalı ki hamur gibi pişebilsin. Elbette fasülyesi de şeker fasülye olmalı.

İlginç bir kelime değil mi . Aş ve ure, yine bir birleşik kelime . Sanki uyduruk bir aş denmek istenmiş gibi . Gerçekten de uyduruktur aşure, ama profesyonelce uydurulmuş ! Olmuş yani, üstelik dört dörtlük olmuş, güzel olmuş. Beslenme kurallarına da şeker hariç cuk oturmuş . Hem tahıl hem kurubaklagil , hem kuru meyve , hem kuru yemiş . Bu nasıl bir bileşim böyle . Bence ilk yapıldığında zaten şeker yokmuştur. Bir zaman sonra, bal yada pekmezliyerek tatlıya çevrilmiş olsa gerek.. Bir gün tuzlusunu da yapmalı bunun dememe bakmayın, yaptım tabikide, kaçırır mıyım. Hatta içine et de koydum. Nefis olmuştu, ama hernedense bir kez yaptım, bir daha da yapmadım. Kuru meyveler tuzlu olanına da hoş bir tat veriyor, öyle uyumsuz uyumsuz durup acayiplik katmıyorlar yemeğe. Bundan böyle ara ara yapmalı.

Az şundan , az bundan . Evde son kalanlardan ; ekli ulaklı birşey. Araştırdım Hz. Nuh peygamberin gemisinde erzakların bitmesine yakın yapılan bir çorbaymış. O günden bu güne gelmiş, gelirken de Muharrem ayının onuncu gününü kendisine gün olarak seçmiş. Kelimede buradan hareketle çıkmış ortaya. Arapçada on manasına gelen aşara kelimesinin zaman içinde aşure şekline dönüşmesi olarak açıklanıyor fakat bu kelime için, benim kendime göre başka bir tezim var.

Protein kalitesi yüksek . Demir , çinko , yüksek .B12 hariç B grubu vitaminleri yüksek . Potasyum yüksek . Sadece A ve C , B12 vitamin düşük . Harika bir yiyecek fakat şeker var işte. Yine söylüyorum tuzlu olanı mükemmel fakat evde yaptığımızda konu komşuya dağıtarak, bir kerecik bir porsiyon yemekte de ne sakınca olacak, öyle değil mi ?

Tuzlusu yaparsak; yanına bir yeşil salata ve ayran ekleyince tamamdır. Vücudun bütün besin gereksinimlerini yeterli ve dengeli alabilirsin. Bedenin gereksindiği her şey içinde . Üstelik kolesterol , trigliserid düşürücü . Glisedemik indeksi düşük.

Aşure kelimesine dönersek; fikrime göre usareli aş denmek istenmiş olmalı. Yapılırken, içine katılanların hepsinin iyice pişip, usarelerinin suyuna çıkması gerekli. Aşuredeki ure, usarenin kısaltılmışı olmuş gibi duruyor. İlk uydurulup yapıldığı zamanlarda bunun adı aş usaresiymiştir, sonra kısala kısala aşure olmuştur diyorum ben. Böyle olduğuna eminim, kalıbımı basarım yani o derece. Sütlaç ile ovmaç kelimeleri gibi, aynı mantık silsilesinden çıkmışlar. Sütlaç sütle yapılan bir şey, ovmaç ovularak yapılan şey demek olmalı. Kelime olarak güzel buluşlar. Tıpkı kestane gibi . Tane tane kesilerek pişiriliyorsan adın da kestane olur otomatikman . Gerçekten çok güzel bir lisan Türkçe. Pratik ve kolay, güncellenebilirliliği olan dillerden . Yeni üretimlere son derece açık. Ne pratik bir millet olduğumuz, oluşturduğumuz dilimizden de, ne çok belli değil mi? Sevimli, çok sevimli bir dil. Yeni mahsul sözcüklere bu kadar elverişli olması sevimlileştiriyor onu.

Sevgilerimle

Dyt.Güner Erbay

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

İlginizi çekebilir

ŞİMDİ DEĞİŞİM ZAMANI

ŞİMDİ DEĞİŞİM ZAMANI

Hazır Site web sitesi kurma webmaster By Uzman Tescil