Ana Sayfa Yazarlar 29.09.2023 546 Görüntüleme

1985 yılında Hacettepe Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Lisans, 1989 yılı Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Lisans mezunu. Konya, Hakkari, Safranbolu Devlet Hastanelerinde Diyetisyen olarak çalışıp, 2005 yılında emekli oldu.

AURORA ve KUŞADASI

Uzun zamandır Atlas dergisi almıyorum. Halbuki onu almadan durmazdım. Auroraya ait fotoğrafları da en çok burada görmüştüm. Bu enkarnasyonumda oralara gidip , bu ışıkları görebileceğimi sanmıyorum ama istemez miydim?.. İsterdim. Kutupların buz soğuğunda, burnum dona dona, o renkli ışıkların dansını izlemek kim bilir ne hoş olurdu.

Dünyanın manyetik enerjisinin varlığı neticesinde oluşan bu harikulade ışık oyununu seyretmeyi kim istemez ki ? En güzel doğa görsellerinden birisi olsa gerek fakat insanın yapamayacaklarının üstünde fazla durmaması gerektiğini, yapabildiklerine kanaat etmesinin bu hayatın esası olduğunu öğrendiğimi sanıyorum. İnsan her istediğine sahip olamaz fakat sahip olduklarının kıymetini bilebilir. Örneğin evimin pencerelerinden yağmur sonrası açan güneş ile birlikte, müthiş gökkuşakları gözükür. Evin önünde uzanan kanyon boşluğundan kaynaklanan bir durum bu. Gökkuşakları genellikle çift olur. Onları seyretmekte çok hoştur. Benim de buna kanaat ederek, yaşamın keyfini çıkarmayı bilmem gerek. Ayrıca balkondan dolunayın doğuşu tam bir efsanelik durumdur, keza tan vakti de öyle. Sabah namazından sonra gün doğumunu izlemek; güneş ışığının var olanlara değdiği ilk anları görerek güne başlayabilmek de bir lütuftur. Bu sene nisandan beridir dolunayın doğmasını görebilmeyi bekliyorum, ama bugün hava biraz bulutlu, görememe ihtimali oluştu gibi. Oysa, hevesle poz poz fotoğraflayacaktım. Kimi zaman planladıklarımın gerçekleşmemesi, plan yapma Güner, akışı yaşamayı öğren dedirtse de bana, şimdiye değin plansızlığı başarabilmiş değilim. Hep bir şeyleri planlayacak bu kafa. Onun doğalı bu, ne desen fayda etmiyor. Akışa karşı yüzmeyi bıraktıramadım bir türlü. Havanın böyle bir sürpriz yapacağını hiç aklıma getirmek istemedim demek.. İnsan bir şeye heves ettiğinde, olabilecek engelleri hesaba katmak istemiyor olmalı.. Günlerdir, havanın bulutlanıp, ayın önüne gelerek görmemi engelleyebileceği ihtimalini aklıma getirmeden 29 eylülü bekledim. Sonuç minik çaplı bir hüsran sanki !

Dünyanın çekirdeğinde sıvı halde bulunan demirin, dünyanın dönüş yönünün tersine dönmesiyle oluşan manyetik alanı, güneşin gönderdiği enerji rüzgarlarını savuştururken oluşan bir renk cümbüşü aurora . O auroraysa aurora, bizim de auramız var herhalde. Öyle önemseyip görmeyi çok istiyoruz diye, fazla da havaya girip burnu büyümesin kimsenin. Aya gitmiş bir insan olarak, onu çoktan sollamış birisiyle karşı karşıya olduğunu bilsin. Rüya müya, astral mastral farketmez. Sonuçta gidip gördüm mü gördüm ! Allah tüm evreni yaratırken makro ölçekte olanı, mikro ölçeğe de yerleştirmiş bakıpta görmek isteyene. Okuldayken, mikrobiyoloji laboratuvarlarında mikroskoptaki kimi mikropların görüntülerinin olağanüstü güzelliğine hayran kalırdım. Oturup saatlerce bakabilirsin onlara, o derece bir güzellik ve estetik vardır. Hiç öyle çizgi filmlerdeki gibi yamuk yumuk çirkin şeyler değildirler. Dünyanın çekirdeyindeki sıvı demirden başka, manyetik alan oluşturan başka bir oluşum daha bulunmuş. O da mavi gezegenimizin maviliğiymiş ! Yani okyanuslar!. Okyanuslardaki tuzlu su ve dalgalar, elektrik üreterek, bir manyetizma meydana getiriyormuş. Minik miniminnacık da olsa bir katkı yapıyormuş dünyanın koruyucu kalkanına. İşte kaç senedir tahmin ettiğim ama bilimsel ispatını tam olarak bulamadığım, bugün çıktı karşıma. Okyanuslarda böyle bir şey olduğuna göre, Kuşadasında da oluyor olmalı aynı şey. Hissediyordum zaten ben onun varlığını. O koca körfezin, o dinmeyen dalgaları, Kuşadasının başkalaşmasına yetecek manyetizmayı yapıyor kesin. Buranın Mut kapısı olmasının bir sebebi vardı elbette. Evrende hiçbir şey sebepsiz olmaz değil mi? Belki, havanın derecesinin kendisinden kuzeyde olanlara göre, yazın bir iki derece düşük gitmesinin, kışınsa yüksek olmasının sebebi de budur. Budur budur, mutlaka budur! Koruyucu kalkana olan bu minik ilave ile, yazın ofurtulu sıcağından, kışınsa deli soğuğundan küçük ama insan için önemli bir korunma sağlanılıyor olmalı. Eskiler boşuna nerede hareket orada bereket dememiş diyor, yazımı bitiriyorum.

Sevgilerimle

Dyt. Güner Erbay

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Hazır Site web sitesi kurma webmaster By Uzman Tescil