DOLAR
Alış: 34.75
Satış: 34.89
EURO
Alış: 36.63
Satış: 36.78
GBP
Alış: 44.24
Satış: 44.57
Hayvanlara Doğru Yaklaşım Üzerine (6)
Sevgili okurlar Hayvanlara doğru yaklaşım üzerine yapmakta olduğum değerlendirmeye ve bu konuda sizlerle sohbet etmeye devam ediyoruz. Günümüzde gittikçe artan oranda, gözle görülür şekilde hayvanlara bir sevgi selinin olduğu bir gerçekliktir. Bu sevgi akışı bütünlüklü ele alındığında bir olgu mudur ? Evet bir olgudur. Bu durumda bu akışın mahiyetini anlamaya ve anlamlandırmaya çalışırken şu temel tezden hareket etmemiz gerekecektir. Tezimiz şudur ; Her davranış bir ihtiyacın ürünü olarak ortaya çıkabilir ve ancak böyle var olabilir. Yani bir ihtiyaca tekabül etmeyen bir davranış kalıbı olamaz.
Takdir edersiniz ki burada vurgulanmakta olan davranış kalıbıdır. Yani nicelik ve nitelik olarak olgusal hal alan , süreklilik arz eden bir yönelimden – davranıştan söz ediyoruz. Yoksa basit bir takım davranışlardan söz etmiyoruz. Örneğin hiç ihtiyaç olmadan bir kişi öksürüyor gibi davranabilir. Yada aç olmadığı halde yemek yiyebilir. Bu tür istisna ve münferit tutum ve davranışlar üzerinden genel bir tez yada teori inşa edilemez. Genelleşen ve daimilik arz eden tutum ve davranışlar üzerinden bakmak ve genel bir eğilim halinde olan yönelimlere davranış kalıbı demek durumundayız. Bu çerçevede baktığımızda artan ve yaygınlaşan hayvan sevgisi bir davranış kalıbıdır diyebiliriz. İki cümle ile durumu saptayıp özetleyelim;
a) Her davranış kalıbı önemli bir ihtiyacın ürünü olarak oluşur.
b) Hayvan sevgisi davranışı ; Yaygın oluşu, yoğunluğu ve daimileşme eğilimi dikkate alındığında kesin ve somut bir olgudur.
Bu durumda şu soru ile konuya neşter atabiliriz ; Bu davranış bir olgu ise ve her davranış kalıbı bir ihtiyacın ürünü olarak oluşabiliyor ise hayvan sevgisi insan soyunun hangi ihtiyacının ürünüdür ? Farklı şekilde sorarsak bu davranış kalıbı çağımızda oluşup geliştiğine göre insan soyunun günümüzde hangi ihtiyacına cevap olmaktadır? Tarihsel süreç içinde, belli zaman ve mekan dilimleri içinde ihtiyaç olan ancak değişen imkanlar- bilimler sayesinde ihtiyaç olmaktan çıkan, bazı hayvanların evcilleştirilerek onlardan yararlanılması zorunluluğu ortadan kalktığı halde, bu davranış neden oluştu ve neden gittikçe artıyor? Tarihsel süreç içinde bazı hayvan türlerinin öldürülmesi ve yenilmesi, bazı hayvan türlerinin ise sahiplenilmesi beslenmesi ve onların et, süt, deri ve yününden yararlanılması, bazılarından yük taşımacılığında yararlanılması, bazı türlerin ise güvenlik ve sağlık gibi kaygılarla alıkonulup evcilleştirilmesi söz konusuydu. Hayvanlara tarihteki yaklaşımların merkezinde sevgi yoktur. Keklik, Şahin, Atmaca vb. kuşlar bile sevgi eksenli bir beslenmeye ve sahiplenilmeye özne değildir. Bilakis onlardan avcılık işinde yararlanmak amaçlı bir ilişki kurulmuş ve sürdürülmüştür. Tarihsel süreçteki hayvan – insan ilişkisini özetlersek insanların yaşamlarını sürdürmek için yararlanmak (yemek, avlamak, öldürmek) zorunda oldukları ve zorunda kaldıkları bir durumdur diyebiliriz. Yani sözün özü ; Sevgi ihtiyacına binaen gelişmiş olan bir hayvan insan ilişkisi, tümel bir davranış kalıbı düzlemi anlamında, tarihte yoktur. Yada şöyle diyelim bu günkü sevgi furyasının bir tarihsel arka gerçekliği yoktur. Bu davranış kalıbı kapitalist modernite döneminin bağrında gelişen bir yeni davranış biçimi ve kalıbıdır. Ve kesinlikle bir ihtiyaca dayanmaktadır. Kapitalist üretim tarzı hastalıklı toplumlar yaratmıştır. Kapitalist toplumlar sağlıklı değil, hastalıklıdır. Nevrotiktir Nevrotik kapitalist toplumların çelişkili ve çetrefilli, sağlıksız davranış biçimlerinden biri olarak doğan ve gittikçe yaygınlaşan hayvan sevgisi eğiliminin psikolojik ve sosyo- psikolojik neden ve kökenlerini bir sonraki yazımda irdelemeye devam edeceğim Buluşmak üzere.
Doğan Karaağaç
2 Ekim 2023
Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Benzer Yazılar
-
ABD VE İSRAİL MEMNUN, BİZ DE MEMNUNUZ !
-
KENDİMİZLE YÜZLEŞMEK
-
EMEKLİLERİ AÇLIĞA VE YOKSULLUĞA MAHKUM EDEN REFORM !
-
MODA DİYETLER
-
TEŞEKKÜR ETMEKTEN ZARAR GELMEZ
-
MAMACI DEDİKLERİNİZ SİZİ SATIN ALIR
-
YÜZDE KAÇ VEREYİM ABİME !
-
KUŞADASI CHP’YE YENİ KATILIMLAR
-
KUŞADASI GÜNDEMİ
-
TÜRKİYE BU KONUDA DA AÇIK FARKLA LİDER !
-
ÜÇ GAZETECİNİN HAYALİ MEKTUBU
-
BELEDİYE HİZMETLERİNİN AKSAMASI KİMİN İŞİNE YARAYACAK ?