Ana Sayfa Yazarlar 28.10.2023 414 Görüntüleme

1985 yılında Hacettepe Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Lisans, 1989 yılı Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Lisans mezunu. Konya, Hakkari, Safranbolu Devlet Hastanelerinde Diyetisyen olarak çalışıp, 2005 yılında emekli oldu.

100. YIL

Bugün ,Atatürk’ün ve kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin burçlarına değinmek istedim. Astrolojideki konumlarını merak etmemek benim açımdan mümkün değildi.

Atatürk’ün doğum haritasına göre burcu Oğlak, yükselen burcu ise Koç. Oğlak toprak grubunda, koç ise ateş grubunda yer alır. Vatan toprağına böylesine sahip çıkan birisinin, toprak grubundaki bir burçta yer alması gerekirdi . Toprak burçları pratik, güvenilir ve çalışkan kişiliklere sahiptir. Hayatın gerçeklerine odaklanıp somut hedeflere ulaşmak için çaba gösteren toprak burçları, aynı zamanda sabırlı, sadık ve tutumlu olma eğilimindedir. Oğlak burcunun bence en karakteristik özelliği ise inatçılığıdır ; ne de olsa bir keçidir o. İnatçılık aslında, azimli olmanın da ham maddesidir. İnatcı bir kişiliğin yoksa, azimli olmak mümkün müdür? Bir Vatan kurtarmak ve yeni bir devlet kurmak için gerekli olan en önemli karakteristik nitelik azimdir elbette. Oğlak burcunun astrolojide “Komutan” yöneten, idare eden, sorumluluk sahibi, yapılandıran, kuran, inşa eden, saygınlık, prestij, strateji gibi anlamları vardır. Yükselen Koç ise ateş burcudur. Atatürk gibi bir adamın, ateş burcuna da dahil olması gerekirdi elbette. Ateş burcundaki kişiler, özgüveni yüksek, otoriter, coşkulu, enerji dolu, yaratıcı, iddialı, cesaretli, hayata oldukça bağlı, yaşamaktan zevk alan, neşeli ve hareketli bir mizaca sahiptirler. Koç burcu; savaşçı, öncü, lider, başlangıçlar yapan, hızlı harekete geçen, keskin zekalı, dikkat çekici, buyurgan ve otorite ile sembolize edilir. Atatürkün yıldız haritasında onun özelliklerinin hepsini içeren daha başka bir çok detay da var elbette örneğin sanata ve doğaya olan aşkının astrolojik kanıtları da haritasında yer alıyor. Müzik, dans, ağaçlara ve denize olan sevgisini, tutkusunu hepimiz bilmekteyiz. Müzik ve dans birbiri ile iç içe olan iki sanat dalı. Dansı ; müziğin, iç dünyamızda, ruhumuzda hissettirdiklerini bedensel hareketlerle dışa vurmak olarak niteliyorum. Her insanın hayatında müzik mutlaka yer almasına rağmen; bu yer alış aynı derece ve derinlikte değildir. Müziğe düşkün olmanın kıstası, onu hayatına ne kadar soktuğun ile anlaşılabilir. Atatürkümüzün müziğe olan düşkünlüğünü hepimiz biliyoruz. Türk sanat müziği şarkılarını ve türkülerimizi bizzat seslendirdiği kayıtlar YouTube da yayınlanıyor. Çok da güzel söylüyor. Usulüne uygun, hissederek ve hissettirerek ! Operaya olan düşkünlüğünü de bilmekteyiz. Danslardan zeybek ve valsi çok güzel icra ettiği bilinen bir gerçekken, bale izlemekten ayrı bir haz aldığı da bilinmekte. Anlaşılıyor ki; ruhu geliştiren her unsur onun ilgi ve dikkatini celp etmiştir. Dans ve müzikle bu denli iç içe olan bir insanın duygu dünyasının çok derin olduğunu tahmin etmek zor olmamalı. IQ sunun yükselliği yanında, EQ sunun da yüksekliği böylece ayan beyan ortaya çıkmış oluyor . Kadınlara verdiği medeni hakların, çağının çok çok ilerisinde olması, kuşkusuz bunu ispatlayan en önemli davranışlarından birisidir.

Bu derece üstün meziyetleri olan bir insanın, çok üst düzeyde bir zekaya sahip olması gerekir çıkarımı, su götürmez bir gerçektir. Hitabet yeteneğinin doğuştan var olduğunu bilsek de, hangi yetenek çalışılıp, geliştirilmek istemez.?. Atatürk’de bu yeteneğini, askeri okuldayken öğrenci arkadaşlarını toplayıp toplayıp onlara değişik konularda söylevler çekerek geliştirmiştir. Böylelikle; geliştirdiği bu yeteneği ile, Kurtuluş Savaşı öncesinde yaptığı kongrelerle, Türk milletinin bir bütün olmasını temin ederek, şavaşın kazanılmasının temellerini atmıştır. Bu kadar üst düzey melekelerle donatılmış bir insanın; insanı ve dünyayı etkileyen her bir unsurun farkında olmamasını beklemek akıl dışı bir tutum olur. Bu anlamda, astrolojinin etkilerini de hepimizden daha iyi bildiği için, Cumhuriyetin resmi ilanını bunu nazar-ı dikkate alarak yapmıştır… Kuracağı devletin istikbali için, yıldızların en uygun duruma gelmesini beklediği biliniyor. Osmanlı devletinde de önemli kararlar alınırken müneccimlere danışılmıştır. FatihSultan Mehmetin İstanbulu fethinden önce müneccimlerine danıştığı biliniyor. Bugünki astrologların, o günlerdeki adı müneccim olsa gerek. Astrolojide, her insanın olduğu gibi, her ülkenin de bir doğum haritası vardır. İnsanlar için alınan ilk nefes doğum anını ifade ederken, bir ülke için resmi kuruluşun ilanı temel alınarak, gökyüzü haritası çıkarılır. Bu bağlamda Türkiye, cumhuriyetin ilanıyla birlikte, 29 Ekim 1923 tarihinde saat 20:30’da Ankara’da kurulmuş, doğmuştur

Türkiye Cumhuriyeti Devleti akrep burcunda, yükseleni ise yengeçtedir. Her iki burçta su grubunda yer alır. Su grubunun temel özelliklerinde, duygusallık, hassasiyet ve değişkenlik yer alır. Hassas, çabuk değişen, içe dönük yapıdadırlar. Su burçları, element olarak suyu temsil ettikleri için akışkan, uyumlu ve değişkendirler.

Bu haritada, yükselen derecesine yakın yerleşimdeki Plüton gezegeni Sirius yıldızıyla birleşmekte ve dünyanın geleceğini belirleyecek bu önemli geçiş sürecinde Türkiye’nin büyük bir misyon üstleneceğine delalet etmektedir. Akrep burcu; mücadele gücünü, kendini sürekli dönüştürerek ayakta kalabilme yetisini, sezgilerin ve derin idrak kapasitesinin hayati önemini ifade eden bir burçtur. Ülke haritalarında yükselen burç ve bu burcun denk düştüğü 1. ev genel olarak halkı ve halkın davranış şeklini temsil eder. Türk halkının genel karakteristik özellikleri yengeç burcu ile uyumluluk gösterir. Gerçekten de halkımız muhafazakar, ailesine, vatanına ve köklerine bağlı, duygusal bağlara önem veren, duygudaşlık kuran yapıdadır. Anaç ve kollayıcıdır. “Anadolu” ve “Anavatan” ifadelerinde bu sembolizmi açıkça görürüz.

Burçlarla ilgili bu bilgileri internetten topladım fakat siryus yıldızıyla ilgili, Mısır piramitlerini konu alan belgesellerde; bu yıldızın sonsuzluğu temsil ettiğini bu nedenle piramitlerden sirius yıldızını görebilmek amacıyla siriusa bakan bir kanal, delik yaptıkları anlatılıyordu.En büyük hevesim Piramitleri görmek olunca, ne zaman onlarla ilgili bir yayın başlasa gözlerim kilitlenir hemen. Açtıkları bu delikle piramiti sonsuzlukla birleştirdiklerini düşünmüş, onu ebediyete ulaştırmışlar. Piramitler dünyanın sekiz harikasından birisi. Gidip görülmesi gereken yerlerin başlıcalarından olan yapılar. Belki bir gün gidip görmek nasip olur, belki Taç Mahal’de nasip olur ! Cumhuriyetimizin 100. Yılı hepimize kutlu olsun, daha nice nice nice 100 yıllarımız 1000 yıllarımız olsun inşaAllah diyorum.

Sevgilerimle

Dyt. Güner Erbay

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Hazır Site web sitesi kurma webmaster By Uzman Tescil