Ömür dediğin üç gündür; dün geldi geçti, yarın meçhuldür. O halde ömür dediğin bir gündür; o da bugündür. Can Yücel böyle söylüyor ! Cumartesi günü öğleden sonra long beachde denize girdik. Hava çok güzeldi ve plajda oldukça kalabalıktı. Deniz Kuşadası için süt liman denilebilecek denli dalgasız, su sıcaklığı ise herzamankinden birkaç derece daha sıcaktı. Su öylesine ılıktı ki, ilk girişte bile ürpertmiyordu. Denize girdikten sonra, kıyı boyunca uzun uzun yürüyüş yapıp güneşlenmiş de olduk. Benim ciciciğim kumda oturup da güneşlenmez. Belki biliyorsunuzdur ama yine de belirteyim cicim diye bahsettiğim kişi, benim kızım oluyor. Onun arzusu her zaman suyun içinde olmakdır ama nane molla olduğu için, yarım saatten fazla denizde durunca da, tolere edemez hastalanır.

Denizle ilk karşılaşması oniki yaşında oldu. Bu yaştan önceki zamanlarında diabetus insipitus rahatsızlığı olduğu için yazları vücudu su dengesini ilaca rağmen sağlayamaz , belki de bu nedenle vücut sıcaklığını da normalde tutamazdı. Ortam ısısına göre ateşi kırklara kadar çıkabiliyordu. Yaz mevsimlerinde, akşam olmadan dışarı çıkarsak, genellikle bu durumu yaşıyor olurduk. Bu sebeple, denize götürmeye tevessül edemedik. Oniki yaş civarlarında bu rahatsızlığı geçince, bizde onu denizle tanıştırmayı göze alabildik… Su sıcak olsun istediğimiz için ilk olarak Side’ye gittik. Denize girmek, onu birazcık korkutsa da, girmem demedi. Dudaklarını büzerek, attı kendisini deryanın içine ve çok sevdi. Deniz onun için, hayatın mutluluk veren en önemli unsurlarından birisi oldu . Deniz deneyimlerini, Antalya’nın değişik yerlerinde, birkaç sene daha devam ettirdik. Suyla ilgili rahatsızlığı geçmiş olsa da yazları dengesi hala şaşıyordu. Hava sıcaklığının ve nemin yüksekliği oranında aşırı su içmesi gerekiyordu. Konuyla ilgili bir de egeyi deneyelim istedik. Bize deniz suyu sıcaklığı yüksek, havanın ısısı ve nemi düşük olan bir yer gerekiyordu.. Bu yerin Kuşadası olduğunu üç beş sene deneyerek gördük. Aradığımız niteliklerin içinde, bir de sağlık hizmetlerinin bizim.ihtiyaçlarımızı karşılaması gerekliliği vardı. Bulunduğumuz yerde tam teşekkllü bir hastane de olmalıydı çünki ciciciğimin sağlığı bize sıklıkla hiç.arzu.etmediğimiz sürprizler hazırlıyordu ! Bulunduğumuz yerde hastane olması gerekliliği de bizim için yeterli olamazdı. Bunun yanında, Aydın , İzmir gibi büyük merkezlere de yakın olmalıydı !

Böylece en iyi seçenek olarak, Kuşadasında karar kılıp, buraya yerleştik Cumartesi günü yani 3 Ağustos günü akşam saatlerinde cicimin boğazı tıkandı. Yemek yerken bir lokması yemek borusunda takıldı kaldı. İlk Yardım için heimlich manevrasını defalarca yapsak da bir sonuç alamadık. Acil yardımı arayıp ambulansla hastaneye gittik. İki saat kadar hastane de kaldık. Bu süre zarfında tomografisi çekildi ama filmlerde yiyecek maddesinin görülmesi güçtü ve görülemedi. Emdoskopi ile girip takılan maddeyi çıkarmak gerekiyordu ve Aydına gönderiliyorduk. Ambulansla Aydına gidene kadar kızıma destek tedaviler eksiksiz olarak ve özenle yapıldı. Başta doktor hanım olmaz üzere o gün acilde çalışan tüm personele çok teşekkür ediyorum. Ambulans görevlilerine de aynı şekilde çok çok teşekkür ediyorum. Aydın Üniversite Hastanesine naklimiz yapıldı. Hastaneye varmadan beş on dakika önce kızım kendi kendine düzeldi. Söylediği kelimeler anlaşılır oldu, nefes alışı düzeldi, ağzından taşan köpükler geçti ! Bu düzelmede ambulans görevlisi güzeller güzeli kızımızın büyük payı olduğunu düşünüyor kendisine çok teşekkür ediyorum. Adnan Menderes Üniversitesi Hastanesine gittiğimizde, çok şükür ki, yemek borusuna takılan o madde aşağıya inip mideye girmişti. Böylece bir işlem yapmaya gerek kalmasa da yapılması gereken tahliller yapıldıktan sonra, bir saat kadar da gözlem altında tutulduk . Cumartesi günü acilde çalışan tüm personele fakat özellikle de doktor İlker beye çok teşekkür ediyorum. Yüksek doktorluk hasletlerinin yanı sıra en az bir o kadar da insani meziyetleri yüksek olan birisiyle daha karşılaşmış olmak, bizim hayatımızda sadece cumartesi günümüzü değil, tüm yaşamımızı güzelleştiren bir renk oldu. Ben de hayattaki tüm güzelliklerin onu bulmasını diliyorum. Sevgilerimle

SEYİRCİ

Beyaz bembeyaz bir köpük.

Boğazdan geliyor.

Nefesine kaçarak ,

Bedenin havasına kast ediyor.

Yanlış görüyor olmalıyım , Beyaz olamaz o !

Beyaz olup da , Cana kast edilir mi ?

Hani gün güzeldi , Sabah ! Sabah güzeldi .

Öğlen de , Öğleden sonra da güzeldi.

Deniz güzeldi, Ilıcık ve dalgasızdı . Sakindi .

Bu ne şimdi . Gün biterken , Gider ayak mı sapıttı?

Ne oldu ? Nasıl bir öfke bu , Bu nasıl öc alış ,

Benden sonrası , Tufan olsun , Yansın yıkılsın ,

Yok olsun der gibi !

Göz gözü görmüyor, Kulak işitmiyor,

Kalp çarpmıyor Beyin, beynim işleyemiyor, durdu ,

Yapmıyor, yapamıyor , İptal her şey ! Anlar anları kovalıyor ,

Tüm anları korku sarmış , Bu anlar, Dost değil bize ,

Onlar gavur olmuş , Düşmanımız olmuş ! Tufanı taaa ötelerden ,

Beriye buraya getiriyor onlar .

Allahım yardım et Gelmesin tufan Dönsün gitsin gerisin geri ,

Anlar değişsin , Dost olsun , Yoklukta kaybolmasın . Anlar varda kalsın ! Yarabbi elim kolum , Dilim bağlı . Dilim ! Dilim bağlı ! Dönmüyor dilim . Sana dua edemiyor .

Çeviremiyor kelimeleri . Çaresiz , etkisiz , Yalnızca seyirciyim. Öylece , Bir seyirci sadece !

Dyt. Güner Erbay