Kuşadası’ndaki Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına damgayı, gençlerin Atatürk anıtı önündeki vals gösterileri vurdu.

13. yüzyılda Almanya topraklarında doğan dansın büyüsüne kapılan tüm dünya, o günden bu yana vals yapmaya devam ediyor.

Bu dansın bir dönem yasaklandığı da biliniyor.

Biraz araştırınca şu bilgilere ulaştım:

17 ve 18. yüzyıllara geldiğimizde vals dansı, hem dans ustaları hem de din adamları tarafından bir tehdit olarak görülmüş. Dans ustaları, vals dansının teknikleri açısından dönemin saray danslarına kıyasla daha basit olmasını meslekleri için bir tehdit saymışlar.

Vals dansı öncesinde, insanlar genellikle birbirlerinin etrafında çok az veya hiç temas olmadan dans edermiş.. Ancak vals dansı ile bu durum ciddi oranda değişmiş.. Buna karşılık insanların vals dansı nedeniyle ölüm tehditleri bile aldığı, insanların valsi ahlaki bir zaaf olarak gördüğü bir dönem yaşanmış. Yine de Schubert ve Strauss gibi büyük müzisyenlerin vals dansı müzikleri icra etmesiyle dans, çok daha geniş kitleler tarafından kabul görmeye başlamış.

Bizim vals gösterileri paylaşımlarımızın altında da bazı gerici eleştirileri görünce valsin aynı zamanda siyasi bir dans olduğunu düşündüm.

Kadın ve erkeğin birbirine yaklaşmasını, temas etmesini yasaklayan bir dönemden sonra valsin yasaklarla mücadele eden bir oyun olması, Cumhuriyet kutlamalarına damgasını vurması şaşırtmamalı.

Hala kadını kılık ve kıyafeti ile değerlendirenlerin valse öcü gibi bakmasını anlamak gerek…