Kuşadası Yılancı Burnu çevresindeki lüks villaların yapıldığı süreci anımsıyorum.

Çok genç olmamıza karşın bu inşaatların orada yapılabilmesine karşı çıktık, o dönemki Ada’nın Sesi ve Son Haber Gazetelerinde de bu durumu dile getirdik. Arşivlerimizde duruyor… O dönem Doğru Yol Partisi’ne yakın bir inşaatçının yapmış olduğu villalar çok konuşuldu.

Şimdi her biri havuzlu olan villalar 30 milyon TL civarında satılıyor…1. Derece Sit alanı olmasına karşın bu villaların nasıl yapıldığı konusunda çok fazla fikir üretildi, o dönemde de duyarlı insanlar vardı…

Burada özel mülkiyet alanları var…Bu alanların kamulaştırılarak, yerel yönetime kazandırılması gerekiyordu…Yıllar önce bu hamleler yapılabilseydi, şimdi Yılancı Burnu farklı sosyal tesisleri ile bambaşka bir görünüme de kavuşabilirdi…

STK’ların bu bölgeyle ilgili hassasiyetlerini geç kalınmış olarak değerlendiriyorum…Atı alan Üsküdar’ı geçmiş, şimdi bu bölgede ne yapılabilir?  SİT alanı ilan edilmesi yeterli olmalı…Ama ülkemizde yeterli olmuyor…

Bu bölgenin çitlerle çevrili olmasının tek nedeni var. Özel mülkiyet alanı olması…

Denize sıfır alanlardaki tapudan doğan haklarını kullanan vatandaşlar, eğer çitlerle bu bölgeyi kapatmazlarsa işgale uğrayacaklarını düşünüyor…

Belki mülk sahipleri ile görüşülerek, bir ortak nokta bulunabilir, ancak sorunun özel mülkiyet sorunu olduğunu bilmek gerek ve her fırsatta yerel yönetimi olumsuzluklardan sorumlu tutmak yanlış…

Kuşadası Belediyesi’ni tüm günahlardan sorumlu tutacağımıza, geçmişte bu tür bölgelere inşaat izni verenleri suçlamak daha doğru olur…

Günümüzde mevcut Kuşadası Belediyesi’ni ve başkan Ömer Günel’i  günah keçisi yapmak moda oldu…