DOLAR
Alış: 41.15
Satış: 41.31
EURO
Alış: 48.26
Satış: 48.45
GBP
Alış: 55.54
Satış: 55.95
Bir Çocuğun Görünmez Yaraları – 17 ‘’ Zamanın travma ile dansı, geç kaldım…’’
Saatiniz kurulu, planlarınız hazır ama geç kalacağınıza dair inancınız tam olduğu için cebinizde mazeretinizde hazır. Aklınızda tek bir soru; ‘’Neden böyleyim ve bu kadar basit şeyi bile neden düzeltemiyorum ?’’ Bu durum tembellik ya da vurdumduymazlık değil de, çocuklukta size atılmış bir taşın derinliğinizdeki yankısı ise… Kaos hissiniz belki terk edilme korkusuna karşı bir savunma belki de içinizde ebeveyninizin sesi; ‘’ zaten yetemeyeceksin…’’ ise. ‘’Geç kalma, düşmekten korktuğumuz o boşluktur.’’Çocuklukta tutarsız, kayıtsız ebeveyn tutumları kişide ‘’zaman yönetimi’’ sorunu yaratabilir. Çünkü çocuk dünyanın kaotik bir yer olduğunu öğrenmiştir. Öngörülemeyen dünya ise planlanamaz. Terk edilme duygusu duygu ambarını doldurmuştur. Bu nedenle geç kalma eğilimi bilinç dışında ‘’yakınlık düzenleme’’ stratejisine dönüşmüştür. Bu durumun tam tersi olan ‘’sınırları ihlal edilmiş’’ çocuklar ise yetişkinlikte ‘’pasif agresif’’ tutumlar ile bedenin ‘’hayır’’ demesini takip ederek otoriteye tepki vererek geç kalma stratejisine adım atabilirler. ‘’Geç kalma, çocukluk sireninin susmayan sesidir.’’ Annenin doğum öncesi kronik stresi ya da çok stresli bir ailede büyümek çocukta erken dönem travmaları yaratabilir. Bu erken travmalar sonucu çocuğun sinir sistemi sürekli ‘’acil durum’’ modunda takılı kalır ve parçalı olarak algılandığı için zaman kavramı gelişemez. Çocuğun duygusal ihmali ise içsel düzen eksikliği yaratır. Travmatize bireyde ‘’şimdi’’ – ‘’ sonra’’ ayrımı sisli ortamda ayrılamaz. Beyinin planlama alanı olan prefrontal korteks yerine acil durumlarda devreye giren limbik sistem tarafından sürekli yönetilmesi sonucu bu durum ‘’stres tepkisi’’ olarak geç kalmaya dönüşebilir. Bebeklerde zaman kavramının sınırsız olma nedeni de budur. Bebeğin ilk korkusu ve travması hayatta kalma sendromudur ve limbik sistem aktiftir. Geç kalma, öz değerinizin hapsolduğu bir zindandır.’’ Mükemmeliyetçi ya da ya hep ya hiç duygusunu yükleyen narsist ebeveynin etkisi de farklı yollardan giderek çocukta geç kalma tepkisine dönüşebilir. Bu yeni yollar, ‘’kendini cezalandırma’’ ve ‘’zaten başarısızım’’ dikenli telleri ile örülüdür. Bilinç dışında oluşan bu değersizlik sonucu işlerin son ana bırakılması ile sonuçlanabilir. Kişi sonuçta kendini sabote eder ve ana yoldan çıkar. ‘’Saatiniz çocukluk gölgesinde çalışıyor olabilir.’’ Çocukluğunda yoğun travmalara maruz kalmış çocuklar yetişkinlikte ‘’dağılma’’ ( dissosiyasyon ) yaşayabilirler. Bu dağılma acı ile başa çıkma mekanizmasıdır. Zamanın nasıl geçtiğini fark etmemek kendini travma ortamından uzak tutmanın bir yoludur. Anlık ihtiyaçların peşinde koşan dürtüsellik ve duygu düzenleme zorluklarının altında da ‘’travmatik stress’’ yatar. Belki de geç kalma eğilimi kontrol ve kaçınma ihtiyacına bile dönüşebilir. Yetişilecek yer veya konunun yaratacağı stresten bilinç dışı sakınma sonucu artık elde nur topu gibi işlevsiz bir savunma mekanizması oluşabilir. Geç kalma durumu aslında tembellik değil çocukluktan kalma acil çıkış kartı olan adaptif bir hayatta kalma stratejisidir. Geç kalma nedeninin altında yatan duygusal ve fiziksel tetikleyicileri bulmak ( Geç kalınca nasıl hissediyorum? ), davranışın temelinde yatan acıyı görmek farkındalık yaratacaktır. Zamanı küçük parçalara bölerek planlar yapmak ve not alarak işleri takip etme davranış teknikleri ile işlevini yitirmiş eski bir uyum sağlama çabasından kurtulmak mümkündür. Geç kalma döngüsünü yaşayan birey kendini de güvenilmez olarak tanımlayacaktır. Bu kısır döngüden çıkmak için ‘’güvenilir olma’’ pratikleri yapmak öz değer ve güven artışı sağlayacaktır. İç sesinizin kime ait olduğunu bulmak ve ‘’kendine ait tutarlı ve şefkatli iç ses’’ geliştirme çabaları bu yolda çok önemlidir. Travmaları bedende depolanır. Bedeniniz duygu anında anında titriyorsa, saatinizde geçmişteki o anı yaşar. Çünkü zaman travmanın gölgesinde akar. Bu nedenle ‘’derin nefes ve titreşim egzersizleri’’ ile bedeni rahatlatmak ta fayda sağlayacaktır. Özeleştiri yerine merak (“Bu davranış bana nasıl hizmet ediyor?”) değişim için çok daha etkilidir. Değişim, ancak davranışın dilini çözdüğümüzde başlar. Cem İnak Klinik Psikoloji YL-Danışman Saatiniz kurulu, planlarınız hazır ama geç kalacağınıza dair inancınız tam olduğu için cebinizde mazeretinizde hazır. Aklınızda tek bir soru; ‘’Neden böyleyim ve bu kadar basit şeyi bile neden düzeltemiyorum ?’’ Bu durum tembellik ya da vurdumduymazlık değil de, çocuklukta size atılmış bir taşın derinliğinizdeki yankısı ise… Kaos hissiniz belki terk edilme korkusuna karşı bir savunma belki de içinizde ebeveyninizin sesi; ‘’ zaten yetemeyeceksin…’’ ise. ‘’Geç kalma, düşmekten korktuğumuz o boşluktur.’’Çocuklukta tutarsız, kayıtsız ebeveyn tutumları kişide ‘’zaman yönetimi’’ sorunu yaratabilir. Çünkü çocuk dünyanın kaotik bir yer olduğunu öğrenmiştir. Öngörülemeyen dünya ise planlanamaz. instagram.com/cem_inak
Terk edilme duygusu duygu ambarını doldurmuştur. Bu nedenle geç kalma eğilimi bilinç dışında ‘’yakınlık düzenleme’’ stratejisine dönüşmüştür. Bu durumun tam tersi olan ‘’sınırları ihlal edilmiş’’ çocuklar ise yetişkinlikte ‘’pasif agresif’’ tutumlar ile bedenin ‘’hayır’’ demesini takip ederek otoriteye tepki vererek geç kalma stratejisine adım atabilirler. ‘’Geç kalma, çocukluk sireninin susmayan sesidir.’’ Annenin doğum öncesi kronik stresi ya da çok stresli bir ailede büyümek çocukta erken dönem travmaları yaratabilir. Bu erken travmalar sonucu çocuğun sinir sistemi sürekli ‘’acil durum’’ modunda takılı kalır ve parçalı olarak algılandığı için zaman kavramı gelişemez. Çocuğun duygusal ihmali ise içsel düzen eksikliği yaratır. Travmatize bireyde ‘’şimdi’’ – ‘’ sonra’’ ayrımı sisli ortamda ayrılamaz.
Beyinin planlama alanı olan prefrontal korteks yerine acil durumlarda devreye giren limbik sistem tarafından sürekli yönetilmesi sonucu bu durum ‘’stres tepkisi’’ olarak geç kalmaya dönüşebilir. Bebeklerde zaman kavramının sınırsız olma nedeni de budur. Bebeğin ilk korkusu ve travması hayatta kalma sendromudur ve limbik sistem aktiftir. Geç kalma, öz değerinizin hapsolduğu bir zindandır.’’ Mükemmeliyetçi ya da ya hep ya hiç duygusunu yükleyen narsist ebeveynin etkisi de farklı yollardan giderek çocukta geç kalma tepkisine dönüşebilir. Bu yeni yollar, ‘’kendini cezalandırma’’ ve ‘’zaten başarısızım’’ dikenli telleri ile örülüdür.
Bilinç dışında oluşan bu değersizlik sonucu işlerin son ana bırakılması ile sonuçlanabilir. Kişi sonuçta kendini sabote eder ve ana yoldan çıkar. ‘’Saatiniz çocukluk gölgesinde çalışıyor olabilir.’’ Çocukluğunda yoğun travmalara maruz kalmış çocuklar yetişkinlikte ‘’dağılma’’ ( dissosiyasyon ) yaşayabilirler. Bu dağılma acı ile başa çıkma mekanizmasıdır.
Zamanın nasıl geçtiğini fark etmemek kendini travma ortamından uzak tutmanın bir yoludur. Anlık ihtiyaçların peşinde koşan dürtüsellik ve duygu düzenleme zorluklarının altında da ‘’travmatik stress’’ yatar. Belki de geç kalma eğilimi kontrol ve kaçınma ihtiyacına bile dönüşebilir. Yetişilecek yer veya konunun yaratacağı stresten bilinç dışı sakınma sonucu artık elde nur topu gibi işlevsiz bir savunma mekanizması oluşabilir. Geç kalma durumu aslında tembellik değil çocukluktan kalma acil çıkış kartı olan adaptif bir hayatta kalma stratejisidir. Geç kalma nedeninin altında yatan duygusal ve fiziksel tetikleyicileri bulmak ( Geç kalınca nasıl hissediyorum? ), davranışın temelinde yatan acıyı görmek farkındalık yaratacaktır. Zamanı küçük parçalara bölerek planlar yapmak ve not alarak işleri takip etme davranış teknikleri ile işlevini yitirmiş eski bir uyum sağlama çabasından kurtulmak mümkündür.
Geç kalma döngüsünü yaşayan birey kendini de güvenilmez olarak tanımlayacaktır. Bu kısır döngüden çıkmak için ‘’güvenilir olma’’ pratikleri yapmak öz değer ve güven artışı sağlayacaktır. İç sesinizin kime ait olduğunu bulmak ve ‘’kendine ait tutarlı ve şefkatli iç ses’’ geliştirme çabaları bu yolda çok önemlidir. Travmaları bedende depolanır. Bedeniniz duygu anında anında titriyorsa, saatinizde geçmişteki o anı yaşar. Çünkü zaman travmanın gölgesinde akar. Bu nedenle ‘’derin nefes ve titreşim egzersizleri’’ ile bedeni rahatlatmak ta fayda sağlayacaktır. Özeleştiri yerine merak (“Bu davranış bana nasıl hizmet ediyor?”) değişim için çok daha etkilidir. Değişim, ancak davranışın dilini çözdüğümüzde başlar.
Cem İnak Klinik Psikoloji YL-Danışman

Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Benzer Yazılar
-
BU HUZURUN EŞİ BENZERİ YOK!
-
Bir Çocuğun Görünmez Yaraları – 17 ‘’ Zamanın travma ile dansı, geç kaldım…’’
-
KANAPİÇE OLAYI VE ÖZGÜR ÖZEL
-
SU VE ANAİA KAZILARI
-
MİDE BULANDIRAN PAKET SERVİS !
-
Bütün Sorunların Kaynağı İnsan Doğasıdır ( 7 )
-
VEBALİ ÜSTÜNÜZEDİR
-
SADE ÜYELER
-
GÜCÜNÜZ YETİYORSA KINARSINIZ
-
TÜRKİYE’NİN MİLLİ MENFAATLERİ SİYASET ÜSTÜDÜR !
-
YÜRÜMEK, UÇMAK, YÜZMEK
-
Bütün Sorunların Kaynağı İnsan Doğasıdır (6)