Ana Sayfa Yazarlar 20.12.2025 49 Görüntüleme

Şair , Yazar

Doğru’nun Yanlışlığı Ve Yanlışın Doğruluğu üzerine

Bugün çok doğru gibi gelen bir şey gelecekte yanlış görünür hale gelir mi?
Gelir, gelebilir.
Öznel ve nesnel koşullar değiştikçe doğrunun doğruluğu ve yanlışın yanlışlığı sorgulanmaya başlar ve yer değiştirebilir.
Bir şey ve davranış ihtiyaç iken doğru, ihtiyaç olmaktan çıktığı andan itibaren gereksiz ve yanlış hale gelmiş olur.
Bugün mutlak doğru ve kesin gerçek olduğuna inanıp savunduğumuz bir şey nasıl olurda ileride yada başka zaman ve mekanda anlamsız, önemsiz ve hatta yanlış duruma gelebilir?
İşte burada tikel bakışın kısır ve kısıtlı, dolayısı ile de kusurlu ve sığ halini görmeye ihtiyacımız var.
Tikel bakışla ele aldığımızda, dönemsel gerekler ve gerçekler bize mutlak gerçekler olarak görünür.
Dönemin doğrusu o dönem için mutlak doğru ve gerçek değil midir?
Mesela Yaz ortası kavurucu sıcağında serinleme ihtiyacı ve bu ihtiyacın kendisi mutlak bir gerçek değil midir?
Mutlak bir gerçektir ve ihtiyacın giderilme çabası doğru bir çabadır.
Peki Kış ortasında söz konusu ihtiyaç ve gerçek ne hale gelir?
Yaz için geliştirdiğimiz serinleme çabasının Kış ortasında yeri var mıdır?
Yoktur.
Bu durumda Yaz için doğru ve mutlak doğru olan bir davranış Kış için ne anlama gelmiş olur?
Anlamsız ve yanlış bir duruma gelir.
Demek ki Yazın doğru olan bir davranış Kışın yanlış hale gelmiş olur.
Aynı şey Kış için geliştirilen davranışlar için de geçerlidir.
Kışın mutlak gerekli olan ateşin etrafında ısınma ihtiyacı yazın tekrarlanırsa işkenceye dönüşür.
Yaz için mutlak doğru ve gerekli olan bir davranış Kış için yanlış ve gereksiz olurken…Kış için mutlak doğru ve gerekli olan bir davranış da Yaz için gereksiz ve yanlış olur.
Bu böyle ise, ki böyledir, bu durumda söylememiz gereken şey genel ve tümel bir mutlak doğrunun olmadığı- olamayacağıdır.
Olan- olabilen ise tikel- dönemsel doğruların olduğu- olabileceği gerçeğidir.
Aynı değerlendirmeyi yaşamın her alanına indirgeyebiliriz. Sonuç değişmez.
Nereye indirgersek indirgeyelim sonuçta mutlak ve genel geçer bir doğrudan- tümel bir doğrudan – söz edemeyeceğimizi görürüz.
Mesela bir savaşta sergilenen barbarlığı ele alalım.
Ölmemek için öldürmek, kıyıcı olmak o an ve savaş süresince anlaşılır bir yaklaşımdır. Ve savaş süresince mutlak gerçek ve mutlak doğrudur.
Ancak bu tikel bir ele alıştır.
Tümel olarak baktığımızda ise savaşın kendisi gereksiz ve yanlış bir iş ve uğraştır.

Bu durumda bir iki sözcükle formüle edersek:

Mutlak doğru yoktur.
Her doğruda bir yanlış yan
ve her yanlışta da bir doğru yan vardır.
Ak bilinen her şeyde kara, kara görünen her şeyde de ak yanlar ve yönler vardır.
Lokal, yerel, dönemsel olgular mutlak gerçek görünür iken aynı olgular genel, evrensel ve tümel bakıldığında soyut, anlamsız ve yanlış görünür – görünebilirler.
Doğru ve yanlış diye ifade ettiğimiz kavramlar tikel olarak baktığımızda somut, tümel olarak baktığımuzda ise soyutur.
Yani birincide anlamlı, ikincide boş ve anlamsızdır.
Bu durumda tümel bakışla ele alındığında insanlık tarihindeki bütün doğrular ve mutlak gerçekler olarak bilinen her bir şey birer HAYALİ GERÇEKLİKTİR.

Doğan Karaağaç

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Hazır Site web sitesi kurma webmaster By Uzman Tescil