Ana Sayfa Yazarlar 27.10.2025 159 Görüntüleme

Klinik Psikoloji YL-Danışman

Bir Çocuğun Görünmez Yaraları 23 ‘İşini yapmayana tahammülüm yoktu!, Çünkü… ’

Günlük hayatın akışında bazen bir dişli, üzerine düşen görevi yapmayı reddettiğinde tüm sistem tökezler. İşte o an, işini yapmayan birine karşı içinizden neler geçtiğini hiç derinlemesine düşündünüz mü? Aniden yükselen o boğucu rahatsızlık ve çaresizlik hissinin kaynağına perdeyi aralayarak baktınız mı?

İşini yapmayan kişi karşısında, durumu düzeltmek için elinizden gelen her şeyi yaparsınız (rica edersiniz, açıklarsınız, belki kızarsınız) ama sonuç alamazsınız. Bir restoranda siparişinizi unutan, sürekli erteleyen bir iş ortağı veya evrakınızı sürekli kaybeden bir memur ya da size yapması gereken işe dair geri dönüş yapmayan kurum çalışanları sadece kendi işini yapmayan bir birey değildir; aynı zamanda sizi tetikleyerek geçmişinizdeki “tutarsız bakım verenin” prototip bir profilidir. Tıpkı bir sesin kayalarda yankılanması gibi, bu kişinin eylemi veya eylemsizliği, içinizdeki o ilk çaresizlik çığlığının yankısını harekete geçirir. O an işte kontrol duygunuzun tamamen elinizden kayıp gittiği bir andır.

Bir kişi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediğinde, bu aslında bir güven ihlali, zamanınıza ve enerjinize saygısızlıktır. Sizin toplumsal bir sözleşme çerçevesinde beklentinizin boşa çıkarılmasıdır. Ancak bu olayın sizi olması gerekenden fazla tetiklenmenin merkezinde “gölge benlikler” ve “duygusal yankılar” yatar. Travmatize olmuş tepkiler ise çevreye ve karşı tarafa aşırı gelebilir, çünkü aslında bu tutsak duygu her tetiklendiğinde depreşen bir “hapis kalınmış çocukluk hücresinden” farksızdır. Bir iş arkadaşının kayıtsızlığı veya bir kurumun umursamazlığı, bu hücrenin kapısını açan anahtar işlevi görerek, kişiyi geçmişte ihtiyaçlarının karşılanmadığı, sözlerin tutulmadığı ve çaresizliğin öğrenildiği o ilk travmatik ana götürecektir.

Çocukken, ağladığında yanıt vermeyen bir ebeveynin yarattığı derin güvensizlik ve kontrol kaybı duygusu, yetişkin bedeninizde adeta bir “duygusal alerji” ye dönüşmüştür. En temel ihtiyaçlarımızın (şefkat, ilgi, güvenlik, bakım) tutarlı ve güvenilir bir şekilde karşılanmaması, verilen sözlerin tutulmaması, ebeveynlerin sorumluluklarını yetişkin olarak almaması çocukta derin bir çaresizlik ve güvensizlik yarası açar. Bu tavırlar, çocukta “dünya güvenilmez bir yer”, “ihtiyaçlarım karşılanmayacak” ve “ben çaresizim” inançlarını oluşturur. İşte yetişkinlikte yaşanan o anki işini yapmayan kişiye karşı yaşanan öfke nöbeti veya içe kapanma, bu alerjinin şiddetli bir reaksiyonudur.

Beyin, geçmişle şimdiki zaman arasındaki bu benzerliği ayırt edemez; sadece aynı ezici çaresizlik ve güvensizlik duygusunu tecrübe eder. İşte bu nedenle, mantıksal olarak küçük bir sorun olan şey, sizin için varoluşsal bir krize dönüşebilir. Travmanın özü, ezici bir stres karşısında çaresiz hissetmek ve kaçışın olmamasıdır. Yetişkin olarak yaşadığınız bu çaresizlik anı, geçmişteki (çocukluktaki) benzer çaresizlik anılarını tetikler. Bedeniniz ve zihniniz, aynı eski travmatik stres tepkisini verir: Yoğun bir kaygı, öfke ve umutsuzluk karışımı. Bu tarz orantısız görünen tepkiler, kişinin şimdiki zamanda değil, geçmişin hapsolmuşluğunda tepki verdiğinin en açık göstergesidir. Yani asıl tepkileriniz geçmişte yaşadığınız stres kaynaklarına o zaman veremediğiniz tepkilerin yansımasıdır.

Başkalarının sorumsuzluğu karşısında hissedilen bu derin çaresizlik ve öfke, zayıflığın bir göstergesi değil, iyileşmeye çağrı yapan içsel bir pusulanın ta kendisidir. Dışarıdaki bütüne ait dişlileri teker teker kontrol tabiki edemeyiz, ancak kendi iç mekanizmamızın bakımını üstlenebiliriz. Bu yolculuk, geçmişin “hücresinden” kurtulup şimdiki zamanın gerçekliğine adım atmakla başlar. Tetiklendiğimiz o anlar birer ceza değil, birer fırsattır. İyileşme, sorumsuz insanların yok olmasını beklemekte değil, onların artık bizi o eski, ezici çaresizlik hissine sürükleyemeyeceği bir içsel dayanıklılık inşa etmektir. Böylece, kendi iyileşmiş bütünlüğümüzden gelen bir huzurla hareket edebiliriz.

Cem İnak Klinik Psikoloji YL-Danışman

instagram.com/cem_inak

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

İlginizi çekebilir

HATIRLAMA ETKİNLİĞİ

HATIRLAMA ETKİNLİĞİ

Hazır Site web sitesi kurma webmaster By Uzman Tescil