Türkiye, yalnızca deprem değil; sel, yangın, heyelan, fırtına ve iklim değişikliği kaynaklı afetlerin giderek arttığı bir coğrafyada yer alıyor.

AFAD’ın paylaştığı verilere göre ülkede tek yılda 20 bini aşkın deprem kaydedilirken, son beş yılda yaşanan sel ve orman yangını vakaları da afet riskinin çok boyutlu yapısını ortaya koyuyor.

Kuşadası da tarihinde bir çok kez sel felaketi ile yıkıldı.

Bunlardan birini, bire bir yaşamış ve sel felaketinde işyerinin tamamını kaybetmiş bir Kuşadalı olarak, sel felaketinin ne demek olduğunu iyi bilenlerdenim.

Pazar günü şiddetli yağış nedeniyle yollarımızda olumsuzluklar yaşandı, bu olumsuzluklar arasında gözlemlediklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Her ne kadar Kuşadası’nı ikiye bölen Damlacık Deresi kapatılmış olsa da, bu bölgedeki işyerleri su baskınları nedeniyle zor anlar yaşadı.

Kovalarla işyerlerindeki suları boşaltan esnafı gözlemlediğim için üzgünüm.

Yağış yarım saat daha devam etseydi, İnönü Bulvarı’nın felç olması işten bile değildi.

Bana göre; ana arterde en büyük sorun, İnönü Bulvarı ile Adnan Menderes Bulvarı’nda yaşanıyor.

Buradaki işyerleri yol ile kod farkı yaşadığı için su giderleri tıkanıyor.

Aydın Büyükşehir Belediyesi ASKİ ekiplerini de sahada göremediğimizi ifade etmek istiyorum.

Özetle şunu söylemek istiyorum.

Pazar günü, saat 18.00 ve 19.00 sırasında yağan sağanak yağış, büyük bir felaketin eşiğinden döndüğümüz ama sanki bir de prova yaptığımız zaman dilimiydi.

Kuşadası alarm veriyor.

ASKİ her şeyi bir yana bırakıp, önlem almalı.

İşyerlerinin güvenliğini sağlamalı.

Geçmişten gelen deneyimim, çok sıkıntılı bir dönemi işaret ediyor.

Aydın Büyükşehir Belediyesi’ni göreve davet ediyorum…