Sevgili okurlar 14 Mayıs seçim sonucuna baktığımızda bir tersliğin, bir yanlışlığın olduğunu görmekteyiz. Bu sonucun normal bir durum olmadığı açıktır. 21 Yıllık iktidarın yarattığı bu günkü toplumsal durum ( hayat pahalılığı, haftalık zamlar, işsizlik, gerginlik, mutsuzluk, kutuplaştırma, cumhuriyet değerlerinden uzaklaşma, yasalara ve anayasaya uymama halleri, kaba ve üstenci üslup vb. ) dikkate alındığında seçim sonuçlarının bu şekilde olmaması gerektiği açıktır.

Öte yandan seçim kampanyası boyunca muhalefet blokunun topluma sunduğu programa ve vaatlere baktığımızda da iktidar blokunun vaat ve programından daha iyi ve ileri olduğu her bir birey açısından daha tercih edilmesi gerektiği de açıktır. Depremzedelere, atanamayan öğretmenlere, emeklilere, esnaf ve çiftçilere, işçilere, öğrencilere, gençlere ve kadınlara sunulan vaatlere baktığımızda seçimden muhalefet blokunun açık ara birinci turda seçimi kazanması gerekirdi. İnsan doğası bağlamında sorunu irdelediğimizde mevcut ilan edilen sonucun insan doğası ile çelişkili olduğunu da rahatlıkla söyleyebilirim. Çünkü insan doğası çıkarına olanı yeğlemekten geri duramaz.

Muhalefetin vaat ve söylemlerinin insan doğasının çıkarına uygun olduğu apaçık ortada iken bu doğrultuda bir sonucun ortaya çıkmaması normalde imkansızdır ve izaha muhtaç bir durumdur. İktidar bloğu bunca yıpranmışlığına ve yarattığı bu kötü sosyo-ekonomik ortama rağmen böyle bir sonuç, normalde, alamaz. Bu normal koşullarda imkansızdır. Bu sonucu irdelediğimizde bu işte bir yanlışlığın olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu işte bir terslik vardır. Sovyetler birliğini kesintisiz 30 yıl yöneten Josef Stalin’in ünlü bir deyişi vardır. ” Oyların kime verildiği önemli değildir, Oyların kim tarafından ve nasıl sayıldığı önemlidir ve sonucu belirleyen de budur ” der Stalin.

Basın ve yayın organlarından, partilerin sözcülerinin açıklamalarından, sosyal medya paylaşımlarında yapılan açıklamalardan da anlaşıldığı üzere her bir bölgede ve sayısız sandıkta hileler, çarpıtmalar, oy kaydırmaları, engellemeler, vb. uygulamalar ile yurttaşların iradesinin sandıklardan tam ve doğru olarak çıkmadığı anlaşılmaktadır. 14 Mayıs seçimleri ve sonuçlarının hem seçim propaganda süreci bakımından, hem oy kullanımı ve hem de oyların sayımı bakımından adil, eşit, doğru ve dürüstçe olmadığı anlaşılmaktadır. Sevgili okurlar insan doğasına ve hayatın normal akışına ters olan bu seçim sonuçlarının gerçek izahı ve açıklaması tastamam budur. Yani oyların tasnifi, sayımı ve dökümünde doğru ve dürüst olmayan yaklaşım egemen olmuştur.

Toplum iradesi oyların sayımında çarpıtılmıştır. Bunun dışındaki izahlar ve anlatımlar gerçekçi ve bilimsel değildir. Elbette başka faktörleri de göz önünde tutuyorum ; Toplumumuzun muhafazakar ağırlıklı bir toplum olması, otoriter liderlere sempati duyması, din ve inanç faktörünün iktidar blokunca kullanılmış olması vb. gibi faktörler de vardır. Ancak bütün bunlar seçimin bu şekilde sonuçlanmasını izaha yetmez. Bu sonuca yol açan gerçek nedenin oyların sayım ve dökümündeki usulsüzlükler olduğu apaçık ortadadır. Toplumun önünde yeni bir seçim şansı doğmuştur. En önemli olan konu sandıkların ve oyların güvenliği, doğru sayımını sağlamak ve toplum iradesinin doğru bir şekilde korunup ortaya çıkmasını başarmaktır. Oyların kullanımından çok oyların doğru-düzgün ve dürüstçe sayımının önemli olduğu gerçeğinin altını çizerek yazımı tamamlamak istiyorum. 28 Mayıs Seçiminin toplumumuza huzur, barış ve özgürlükler getirmesini diliyorum. Yeni yazılarda buluşmak üzere .

Saygılarımla.

Doğan Karaağaç