Gazetecilik takıntılar üzerinden yapılacak bir iş değil.

35 yıldır basın ve medya dünyasının içindeyim, taktığım tek bir kişi yok.

Bunu size anılarıma da yer vererek anlatmak istiyorum..1989-1994 yılları arasında Kuşadası Belediye Meclis üyesi olan Sedrettin Ergün’e, kendi partisinden bir takım iddialar yöneltilmekteydi…Sedrettin Ergün’ün meclis üyeliği sırasında aldığı Doğan marka bir otomobil bu iddiaların odak noktasına yerleştirilmişti.. Bu arabayı nasıl almıştı, hesap vermeliydi.

O dönem DYP yöneticilerinden biri bana bu iddiaları dile getirerek, Sedrettin Ergün’ü, edindiği mal varlığı (Doğan marka otomobil) nedeniyle istifaya davet etti.. Haber değeri elbette vardı.

Düşünün bir parti kendi meclis üyesini istifaya davet ediyordu.

Bu pek görülmüş bir şey değildi.

Ben de iddiaları ciddi bularak, “Kuşadası DYP kendi meclis üyesinin istifasını istedi.” şeklinde bir haber yaptım…

Haberde Sedrettin Ergün’ü rencide edici hiçbir şey yoktu, sadece görülmemiş bir durumu haber yaparak, kendi partisinden gelen çağrıyı haberleştirerek istifa talebini duyuruyor, belki de bir ilke imza atıyordum.

Ben bu haberden sonra da böyle bir haber yapıldığını ne gördüm, ne de okudum.

Hiçbir parti kendi meclis üyesini istifaya davet edecek bir çağrıda bulunmadı, belki de..

Haberimin ardından Kuşadası Belediye Meclis Üyesi Sedrettin Ergün partisi DYP’den istifa ederek, bağımsız üye olarak görev yapmaya başladı..

Basın tarihi araştırılırsa, bu ve buna benzer haberlerin çok az olduğu görülecektir. Çünkü hiçbir parti yoğurdum ekşi dememiştir.

HABERİN KİŞİSEL BOYUTLARI

Kişisel bazda haberin yankıları elbette önemliydi… Onlar da şöyle gelişti:

Bir günden bir güne de, Sedrettin Ergün bu haberi neden yaptığımı sormadı, sorgulamadı…Sadece saygı duyduğum o istifası hakkında her görüşmemizde konuşur olduk…Bu bizim için ortak bir anı olarak kaldı.

Yıllardır böyle bir duruşu özleyerek; yazar, çizerim…

Hakaretlere bu nedenle şaşırıyorum. Biz böyle bir kökten gelmiyoruz.

Şimdi hakaretlerin havada uçuştuğu yeni bir medya mecrası var.

Bu mecra bizim kökümüz olamaz..